Charles Leydi Russell'ın istediği yeterli entellektüelliğe sahip değilmiş, ...bu nedenle onu reddetmesi için Anne'i ikna etmiş. | Open Subtitles | فتشارلز لم يكن مثقفاً بما فيه الكفاية لإرضاء الليدي راسل وبالتالي أقنعت آن برفضه |
Robert'i reddetmesi için onu ikna ettin. Emma, bana bak! | Open Subtitles | انتي اقنعتيها برفضه ايما انظري الي |
Yani, herkesin önünde, kadınsılığı reddederek rolünü oynuyordu, değil mi? | TED | أترون، علنًا، كان يلعبُ دوره فقط، برفضه الأنوثة، أليس صحيحًا؟ |
Önceki akşam, Mübarek istifa etmeyi reddederek kalabalığı çileden çıkarttı. | Open Subtitles | في الليلة الماضي مبارك زاد من احتقان الشعب المصري برفضه الإستقالة. |
Sonuçta Amy Paul'ün yaptıklarını görüp onu reddedecek. | Open Subtitles | في النهاية .. أيمي سوف ترى ما قام بفعله بول و بالتأكيد ستقوم برفضه |
Çoğu ilacı reddedecek. | Open Subtitles | -مُعظمهم سيقومون برفضه |
Ona evlenme teklif etmeye geliyor, teklifi yapıyor, kız onu geri çeviriyor, sinirlenip onu öldürüyor. | Open Subtitles | أتى هنا ليعرض عليها الزواج قام بسؤالها قامت برفضه غضب وقتلها |
Bir birey olmayı reddederek, Eichmann o tek ve en belirleyici insani özellikten vazgeçmişti. | Open Subtitles | وفي مايتعلق برفضه أن يكون إنساناً ايخمان) تنازل بشكل كامل) عن هذه الصفة المميّزة للإنسان |
Wyatt Ticaret Okulu için devamlı projeler hazırlıyor ve ben ne zaman bir öneri sunmaya kalksam sanki önerim onu korkutuyormuşçasına geri çeviriyor. | Open Subtitles | دائماً ما يعمل "وايت" في مشاريع للمدارس التجارية، وكل مرة أحاول فيها أن أُبدي إقتراحاً، يقوم هو فقط برفضه مثلما يكون قد تهدد منه أو شيئاً. |