| Bölge savcısı üç sene önce Aaron Brown hakkında tüm bildiklerini gönderiyor. | Open Subtitles | مكتب المدعى سيرسلون كل شئ لديهم عن ارون بروان من 3 سنين |
| Charlie Brown'ın yılbaşı ağacına benziyor. | Open Subtitles | انها مثل شجرة تشارلي بروان الخاصة بعيد الميلاد |
| Anlaşıldı. Sonra devriye memuru Raymond Brown tarafından durdurulmuşsunuz, ... kendisi Carla'nın cesedini bulmuş. | Open Subtitles | مفهوم ،، وبعدها اوقفكم الشرطي رايموند بروان |
| Memur Brown kazada kötü yaralandı. Ama iyileşecek. | Open Subtitles | الشرطي بروان مصاب إصابة كبيرة من جراء الحادث ، ولكنه سينجوا |
| DB: Virginia? Virginialısınız. Jessica: Evet, öyle. | TED | بروان: فيرجينا؟ هل أنت من فيرجينيا؟ جيسيكا : نعم، أنا كذلك |
| - Söyleme! "Bay Brown, harikasınız. Oldukça nazik ve harika bir görüntünüz var." | Open Subtitles | آه سيد بروان أنت قديس لديك منظر لطيف محبوب |
| Doc Brown, DeLorean ile karşında beliriverseydi kapıyı açsa, deseydi ki: | Open Subtitles | أقصد , صدقاً , مثلا اذا حضر دكتور بروان الى امامك مع سيارة الرجوع بالزمن ديليورين وفتح الباب |
| Doc Brown, Christopher Lloyd'un oynadığı tiptir. | Open Subtitles | دكتور بروان هو الشخصية الت مثل دورها الممثل كريستوفر لويد |
| Ve Lucy de Charlie Brown'ın futbol topuna vurmasına izin verir, değil mi? | Open Subtitles | أنا سأتبع خطاك حتى ولوسي ستترك بروان هذه المرة حقاً؟ |
| Charlie Brown'ın yılbaşı ağacına benziyor. | Open Subtitles | انها مثل شجرة تشارلي بروان الخاصة بعيد الميلاد |
| Nicole Brown Simpson ve Ron Goldman cinayetlerini itiraf etmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أنك لا ترغب في الإعتراف بـ جريمة قتل نيكون بروان سيمبسون و رون غولدمان؟ |
| Lisa Brown Üniversitesine gidebilsin diye para biriktirdim. | Open Subtitles | وادخرت المال . لذا عندما أرادت ليزا الذهاب لجامعة بروان |
| Zac Brown biletlerini bulmak ne kadar zordur bir fikrin var mı? | Open Subtitles | ألديك أي فكرة عن صعوبة إيجاد تذاكر لفرقة زاك بروان ؟ |
| Onu aptal Brown biraderlerden korumaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول حمايته من الأخوة بروان الأغبياء |
| Bay Brown'un liderliğini kabul etmezseniz tabii. | Open Subtitles | ليس إلا كنت على إستعداد لتقبل قيادة سيدي بروان للتجارة هنا |
| Ayrıca Malcolm Brown sarhoş gelip Yüzbaşı Chesterfield'ı sordu. | Open Subtitles | ومالكوم بروان جاء ثمل جدًا سائلًا عن النقيب تشيسترفيلد |
| Bu günü atlatmalısınız, Bay Brown. | Open Subtitles | لتحمد الرب أنك لازلت حيًا بعد ما مررت به اليوم سيد بروان |
| Bunun yerine Genevieve Brown'un bu örnek sladı çok daha etkili. Trebakülerin özel yapısı o kadar güçlü olduğunu ki Eyfel Kulesi'nin tasarımı onlardan etkilendiğini gösteriyor. | TED | عوضاً، هذه الشريحة المثال من جينيفيف بروان هي أكثر فاعلية. إنها تعرض ذلك الهيكل المميز للأشعة الصغيرة وهي قوية بحيث ألهمت التصميم المتفرد لبرج إيفل. |
| Demek Doktor Brown bir zaman makinesi icat etmiş. | Open Subtitles | إذاً دكتور بروان أخترع آلة زمن. |
| DB: Oturun. Teşekkürler. Başka bir tane deneyelim. | TED | بروان: اجلسي. شكرا لك، هيا نفعلها مرة أخري. |
| DB: Pekâlâ. Ayaktayken bize güzel bir işaret verdi. | TED | بروان: حسنا. لقد كان يعطينها إشارة واضحة لطيفة عند قيامه |
| Browns burada olmazsa, Browns'a kızlarını satamaz. | Open Subtitles | لا يمكن بيع الفتيات لبروان اذا كان بروان ليس هنا |