Yakutlarından bazılarını tutmayı başarmış olsa da serveti kesinlikle parıltısını kaybetti. | TED | ورغم أنّه استطاع الاحتفاظ ببعض الياقوت، إلّا أنّ ثروته قد خسرت بلا ريب جزءًا جيدًا من بريقها. |
İlişkimiz gitgide kötüleşiyor. Neşemiz parıltısını kaybediyor. | Open Subtitles | الإعجاب يتلاشى، والأشياء تفقد بريقها كما تعلم؟ |
O, parıltısını kaybetmeye başladı ve sen onu biraz parlatmaya çalıştın. | Open Subtitles | لقد فقدت بريقها وأنت رميتها من أجل شيئًا اقل لمعانًا |
Yaşardım içinde her sahnenin | Open Subtitles | وأعيش داخل بريقها |
Yaşardım içinde her sahnenin | Open Subtitles | وأعيش داخل بريقها |
o süslemelerden bazıları, parlaklığını kaybetmiş olabilir. | Open Subtitles | حسناً، ربما تلك الأضواء فقدت بريقها |
Tırnaklarım parlaklığını kaybedebilir | Open Subtitles | ربما تفقد أظافري بريقها |