"بساعة" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir saat
        
    • saate
        
    • saati
        
    • saatle
        
    • saatlik
        
    • saatini
        
    • saatine
        
    • bir saatte
        
    • saatiyle
        
    • saat önce
        
    • saat kadar
        
    Arkansas'da, toprak bir yol kenarında... ...en yakın sinema salonunun bir saat... ... uzaklıkta olduğu ıssız bir yerde büyüdüm. TED تربيت في منطقة نائية على طريق طيني في ريف أركنساس تبعد أقرب قاعة سينما عنها بساعة
    Isıtmayı açmak için bir saat öncesinden kilisede olacağım. Open Subtitles سوف أكون في الكنيسة قبلها بساعة لكي أشعل المدفأة
    Ölümden bir saat önce, vücut titrer epilepsi de olduğu gibi. Open Subtitles وقبل الموت بساعة واحدة, فالجسم يترنّح.. كما لو أنه الصرع.
    Bir tel takarsın Kolundaki saate onu bağlarsın Open Subtitles ماذا تفعل هو تمسك خيطٌ وتتّصلها بساعة يدّ
    Ama insanların zamanını nasıl başarılı harcadığı üzerine çalıştıktan ve saati saatine programlarına baktıktan sonra bence bu fikir tamamen ters. TED لكن بعد دراسة كيف يقضي الأشخاص الناجحون وقتهم والنظر في جدول أعمالهم ساعة بساعة أعتقدُ أن هذه الفكرة عكسية تمامًا.
    Senden bir saat sonra onu ofisinin önünde sıkıştırdık. Open Subtitles نعم لقد قتلناة خارج مكتبة بعد ان اصطحبناك بساعة
    Senden bir saat sonra onu ofisinin önünde sıkıştırdık. Open Subtitles نعم لقد قتلناه خارج مكتبة بعد ان اصطحبناك بساعة
    Hepiniz bir saat daha eğlenebilir ve dinlenebilirsiniz. Open Subtitles و يمكننا أن نحظى بساعة إضافية من الاسترخاء
    Kız kardeşi onun kabulden bir saat önce yemek yediğini söylüyor. Open Subtitles شقيقتها قالت أنها أكلت قبل وصولها المستشفى بساعة
    Bugün hastanın kabulden bir saat önce yemek yediğine yemin ettiniz. Open Subtitles لقد أقسمت اليوم أن المريضة أكلت قبل قدومها بساعة
    Kulübe için son ödemen bir saat gecikmiş. İpoteği iptal ediyorum. Open Subtitles نعم لقد اتخذت قراري لقد دفعت آخر قسط من قيمة هذا الكوخ متأخرة بساعة كاملة
    Tamam, şunları taşıyalım! bir saat geciktik. Open Subtitles حسناَ،دعوا هذا الشئ يتحرك نحن متأخرين بساعة
    Biletimi, törenden bir saat sonraki uçağa almışsın. Open Subtitles كما أننى أرى أنك حجزت لى العودة بعد المهرجان بساعة
    Üvey kızımla, haftada bir saat gözetim altında görüşme iznim var. Open Subtitles يسمح لي بساعة واحدة مع ابنة زوجتي مع وجود مشرف
    Daha başlamasına bir saat var. Hazırlık komitesi evlerinde hazırlanmaya gitmiş olmalı. Open Subtitles تذهب لجنة الإعداد للمنزل للاستعداد قبل الحفل بساعة
    - Öyle mi? - Evet! En azından bir saate ihtiyacım olduğunu biliyorsun. Open Subtitles أجل، تعرفين أنّي بحاجة إلى إنذار مسبق بساعة
    Geç kalmamak için saati bir saat ileri aldım. Open Subtitles ولكني ضبطت منبه الساعة قبل الموعد بساعة لذا لن أكون متأخرا
    Dündü o. Randevumuzu bir gün bir saatle kaçırdık. Open Subtitles لقد كان بالأمس، لقد فوّتنا موعدنا بساعة و يوم
    saatlik güç isteğini karşılamak istiyoruz. TED نحن نريد مطابقة التزويد بالطاقة ساعة بساعة.
    Eger misketini kaybedecek olursan cep saatini rahatlıkla dibine kadar sokabilirsin. Open Subtitles إن أضعت طلقتك، فيمكنك تذخيره بساعة جيبك.
    Yarın eve daha erken bir saatte gelsene. Open Subtitles لماذا لا ترجع الى البيت بساعة الراحة مساء الغد ؟
    Ve bunlar kol saatiyle ölçülüyordu. Open Subtitles محدداً التوقيت بساعة يده
    Bir kere camda, bir saat kadar sonra bir bayanın çantasını kontrol ediyordum. Open Subtitles مرة عند النافذة وبعدها بساعة كنت اتفقد حقائب السيدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more