Bu da iyi birşey, çünkü gerçekten bir çıkış stratejim yok. | Open Subtitles | إنه شيء جيد أيضاً .. بسبب عدم وجود استراتيجية الخروج لدي |
Etraf sessiz çünkü varoşlarda herhangi bir kavga gürültü yok. | Open Subtitles | الحارة هادئة الآن بسبب عدم وجود حروب بين الأحياء الفقيرة |
Ben erkekler takımında oynarken kendisine göre bir takım olmadığı için sürekli ağlardı. | Open Subtitles | عندما كنت ألعب في فريق الرجال كانت تنتحب بسبب عدم وجود فريق للفتيات |
İçinde lif olmadığı için emilir ve portal sistemden direkt karaciğere gider. | Open Subtitles | بسبب عدم وجود ألياف يتم إمتصاصه من بوابة النظام مباشرة إلى الكبد |
Silahımı kullanıyorsam, başka şansım olmadığı içindir. | Open Subtitles | و عندما أستخدم مسدسي يكون هذا بسبب عدم وجود خيار آخر |
Yetkililer şarkıcı Macy Gray'i sorguladılar, daha sonra delil yetersizliğinden dolayı serbest bıraktılar. | Open Subtitles | الحكومة سألت المغنية مكاى جيرى و لكن تم إخلاء سبيلها بسبب عدم وجود أدلة |
Önceden planlanmış bir suç davranışı olmadığından şartlı tahliyeye meyilliydim. | Open Subtitles | بسبب عدم وجود أي سابقة لك فأنا أميل للحكم بالمراقبة فقط |
Herşey bağışlanmıştı. çünkü hapishanede eğitim için herhangi bir bütçe yoktu. | TED | كل شيء كان بالتبرع ، بسبب عدم وجود ميزانية للتعليم من أجل السجن. |
Avustralya gibi, çünkü fazla insan yaşamıyor. | TED | استراليا، بسبب عدم وجود الكثير من الناس هناك. |
çünkü hiçbir girdi alamazlar, yani artık bu kişinin beyni hiçbir görsel veri alamamaktadır -- yani kişi artık bir görme engellidir. | TED | بسبب عدم وجود مدخلات وعليه فان دماغ الفرد لم يعد يستقبل اي معلومات بصرية وهذا يعني ان الشخص بات مصاب بالعمى |
Bu konuşmada görselini gösteremeyeceğim tek şey bu, çünkü bu zırhın bir fotoğrafı bulunmuyor. | TED | الآن، هذا هو الشيء الوحيد في هذه المحادثة الذي ليس لديّ شريحة لأعرضها عليكم، بسبب عدم وجود صورة لهذا الدرع. |
Eğer elinizde bu yoksa, ekonomik durgunluk tehlikesiyle veya belki de azalan ekonomik helezonla karşı karşıyasınızdır çünkü üretilen ürün ve servisleri satın alabilecek yeterli tüketiciye sahip değilsinizdir. | TED | إن لم يكن لديك ذلك، فستكون عرضةً للركود الاقتصادي، أو ربما حتى الدخول في دوامة الانخفاض الاقتصادي، بسبب عدم وجود مستهلكين بشكلٍ كافٍ لشراء المنتجات والخدمات التي يتم إنتاجها. |
Yerel kontrolünüz olmak zorundaydı, çünkü memleket çapında kullanılabilir bilgi yoktu, çünkü seyahat oldukça kısıtlıydı. | TED | هل كان لديها سيطرة المحلية بسبب عدم وجود المعلومات المتاحة على الصعيد الوطني لأن السفر كان مقيد جدا |
İyi, geldiğiniz hapishanelerde yeterli oda olmadığı için, | Open Subtitles | بسبب عدم وجود مكان في السجون التي أتيتم منها |
Ayrıca çalışmada erkek olmadığı için resmin yarısını kaçırıyoruz. | Open Subtitles | وبالإضافة إلى ذلك، نحن نتجاهل نصف الصورة .بسبب عدم وجود الرجال في الدراسة |
Herhangi bir araba kazasında normalde hayatta kalabilecek insanlar kan olmadığı için ölecekler. | Open Subtitles | الذين من المفترض أن ينجوا عادة سيموتون بسبب عدم وجود دماء |
Ses olmadığı için konuyu bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أملك أدنى فكرة عن ذلك الشأن بسبب عدم وجود صوت |
Büyük ihtimalle itiraf edecek bir şeyim olmadığı içindir. Gerçekten mi? | Open Subtitles | هذا ربما بسبب عدم وجود أي شيء لدي لأعترف به |
Son dakika... 13 yaşındaki çocuğu darp ettiği için tutuklanan Eugene Linwood, kanıt yetersizliğinden dolayı serbest bırakıldı. | Open Subtitles | (أخبار عاجلة, (يوجين لينوود المعتقل بسبب ضرب فتى عمره 13 عاما تم الإفراج عنه بسبب عدم وجود أدلة كافية |
Önceden planlanmış bir suç davranışı olmadığından şartlı tahliyeye meyilliydim. | Open Subtitles | بسبب عدم وجود أي سابقة لك فأنا أميل للحكم بالمراقبة فقط |