"بسرور" - Translation from Arabic to Turkish

    • memnuniyetle
        
    • seve seve
        
    • zevkle
        
    Eğer ölüm, bizim sevgimizin varış yeriyse Ben, memnuniyetle ölmek için hazırlanırım. Open Subtitles إذا كان الموت هو الذى سيجمع حبنا إذاً أنا مستعدّ للموت بسرور
    Size memnuniyetle küçük filomuzun dümenini vereceğiz. Open Subtitles نحن سنضعك بسرور في دفّة قيادة أسطولنا الصغير
    Sana memnuniyetle yardım ederdim ama belim çok fena incindi. Open Subtitles تَعْرفُ، أنا أنا بسرور ساعدَك، هو فقط ذلك عِنْدي آذيتُ ظهرَي.
    "Onu tamir etmelisiniz! Efendim, eğer devrelerim veya dişlilerim yardım edecekse, seve seve veririm." Open Subtitles يجب أن تصلحه, سيدى، إذا ستساعد اى من دوائرِي أَو تروسِي, سأتبرع بهما بسرور
    Mümkün olsaydi Otis... onun temsil ettigi degerleri yikmak için... seni seve seve feda ederdim. Open Subtitles ليس في حياتك, أوتس الذي أود أن أضحى به بسرور لفرصة تدمير كل شيء يقدمه
    15000 Dollar için zevkle mola veririm. Open Subtitles مقابل 15,000 دولار سآخذ إجازة قصيرة بسرور
    memnuniyetle yapar. Hoşuna gider, yemin ederim. Open Subtitles ستقوم بذلك بسرور , انها تستمتع به , اقسم لك
    - Arkadaşlığımızı memnuniyetle sunarız. - Yine iş için mi gideceksiniz? Open Subtitles نمنح صداقتنا بسرور هل تم إستدعائك مجدداً؟
    İkilemde kalmanızı saygıyla karşılıyorum, Sayın Başkan. Talebinizi memnuniyetle ileteceğim. Open Subtitles أنا مقدّر لمشكلتكم, سيدى الرئيس وسأنقل طلبك هذا بسرور
    Tek yaptığım kızı bir topar paraya götürmekti ki anladığım kadarıyla memnuniyetle aldı ve şehirden ayrıldı sensiz. Open Subtitles رجاء كل ما فعلته هو جلب تلك الفتاة الى انتظار كومة من المال والذي أرى أنها اخذته بسرور قبل أن تترك المدينة
    Olur, memnuniyetle. Open Subtitles هل تحاول أن تتعقبها من اجلي، رجاءً؟ أجل، بسرور
    Bende olsa Hong Kong'taki müşterim memnuniyetle ödeme yapardı. Open Subtitles التي كان زبوني في هونغ كونغ ليَدْفعَ بسرور لِـقائها لو كانت بحوزتي في الواقع
    Hamile kalmış ama şimdi Cheerios forması içinde, cinsel riyazet eğitimi veren bir kızın ruh sağlığına tekrar kavuşması için yardım eden bir takıma memnuniyetle para verecek birçok kilise grubu olduğuna eminim. Open Subtitles حسناً , أراهن ان هناك عدة مجموعات كنائسية ستعطي مالاً بسرور
    Bunu kanıtlamak için memnuniyetle DNA örneği vereceğim. Open Subtitles وأنا سأعطي بسرور عينة حمضي النووي لإثبات ذلك. ذلك الطفل ليس لي.
    Senin politikalarının talebine göre seçtiğin kişiyle memnuniyetle evleneceğim. Open Subtitles سأتزوج بسرور من تختار و من تحتاجه سياستك
    Boşanmaya ve benimle evlenmeye söz verirsen, memnuniyetle beklerim. Open Subtitles , إذا تعدين بالطلاق وتتزوجينني أنا سأنتظر , بسرور
    Eğer bunun, onun hayatını kurtacağını bilsem, seve seve yapardım. Open Subtitles إن كان الأمر يتعلق بإنقاذ حياته لقمت بذلك بسرور
    Demek öyle tüm gün beni yağmalamana, seve seve izin veririm Korsan Tucker. Open Subtitles حسناً، في الواقع أنا سأَتْركُك تسلبني بسرور طِوال النهار، قرصان توكر
    Senin saadetin için canımı seve seve veririm. Open Subtitles مقابل سعادتك أنا مستعدّة للتضحية بحياتي بسرور
    seve seve boyun eğerim. Gerin. Open Subtitles حسناً ، سوف أسلِّم نفسي بسرور هيا ، إنطلق
    Eğer komisyon bende kalırsa, zevkle. Open Subtitles إذا كان بإمكاني الإحتفاظ بأرباحي, سأقوم بهذا بسرور

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more