Onun fikri: 'böyle zor günlerde biraz daha basit düşünmeliyiz'di. | Open Subtitles | -ماذا تقصد؟ قالت بأن بهذه الأوقات علينا إبقاء الأمور بسيطةً. |
Bu sorun dışarıdan göründüğü kadar basit değil. | Open Subtitles | هذه المشكلة ليست بسيطةً كما تبدو عليه من الخارج. |
Gerçekten basit bir kağıt paraşüt kullanıyoruz -basit şeyler en iyisidir- ve bu, paketin her seferinde aynı yere yumuşak ve güvenli iniş yapmasını sağlıyor. | TED | نستخدم مظلةً ورقيةً بسيطةً جداً الأشياء البسيطة هي الأفضل والتي تسمح للطرد بالهبوط على الأرض بلطف وبشكل موثوق في نفس المكان كل مرة |
Çok basit bir görevin vardı. | Open Subtitles | أيها المعتوه! لقد مُنحت مهمةً بسيطةً جداً. |
İçeriğimizdeki her şeyde bunun gibi basit sorular sorduk: "Almanya çok fazla mülteci aldı mı?" | TED | وفي كل جزءٍ من المحتوَى الذي قدمناه، كُنَّا نُضيف أسئلةً بسيطةً مثل: "هل استقبلَت ألمانيا عددًا أكثر من اللازم من اللاجئين؟" |
Birlikte yaşayacakları basit bir hayat istiyorlardı. | Open Subtitles | أرادوا حياةً بسيطةً سوية |
Annemiz çok basit bir kadındı. | Open Subtitles | والدتنا كانت سيدةً بسيطةً |