| Çünkü babası hakkında çok korkunç rüyalar görüyor ancak bunlar hakkında seninle konuşamıyor. | Open Subtitles | لأنها ترى كل تلك الكوابيس عن أبيها لكنها لا تستطيع التحدث إليكِ بشأنها |
| Bu hakkında endişelendiğim toplumsal sorun türlerinden değil. | TED | ليس هذا نوع المشاكل المجتمعية التي أنا قلق بشأنها. |
| ve sonra durup onlar hakkında düşünmelerine izin verirdi. | TED | ومن ثم كان يتوقف ويسمح للأطفال بالتفكير بشأنها. |
| Kimsenin Onu bulmasını istemiyor. Galiba Onun için başka planları var. | Open Subtitles | لايفترض ان يعثر عليها احد اعتقد ان لديه خطط أخرى بشأنها |
| Kazayla ilgili bir raporunuz olmalı çünkü orada motorsikletli bir polis memuru vardı. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك تقرير بشأنها كوس كان هناك ضابط دراجة نارية هناك |
| - Hassasiyet çalışmanda bu konuda yalan söyledin, değil mi? | Open Subtitles | كذبت بشأنها أثناء حديثك عنها , أليس كذلك ؟ أجل |
| - Ne olmuş ona? | Open Subtitles | نعم حسنا ماذا بشأنها ؟ |
| Bu gece hakkında ne hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف شعورك حول أمسيّة اليوم و الشعور بالخزي بشأنها |
| Fikrim buydu, hani bana hakkında geri dönecek olduğun. | Open Subtitles | تلك كانت كتابتي، التي كان مفترضاً أن تعاود الإتصال بي بشأنها |
| Görelilik hakkında bildiğimi düşündüğüm herşeye göre, bu imkansız. | Open Subtitles | بناءا على كل ما أعرفه بشأنها هذا ليس ممكناً |
| Çok fazla tuba var. Merak etme Amy. Bush'un tuba hakkında pek bir şey bildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لاتقلقي بشأنها ،آيمي، بوش على الأرجح لايعرف أي شي عن الأبواق |
| Sanırım hiç onun hakkında endişelenmenize gerek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يجب علينا أن نقلق بشأنها على الإطلاق |
| Bunun hakkında çok arama alıyoruz. | Open Subtitles | اجل، نحن نتلقى العديد من التصالات بشأنها |
| Insanlar ona her türlü varsayımı yaptı, Onu para için kullandı. | Open Subtitles | فقد اختلق الناس كل أنواع الافتراضات بشأنها واستغلوها من أجل المال |
| Onu geri getirmez ama en azından iyi bir şey yapıyorum. | Open Subtitles | لن يعيدها ذلك، لكن على الأقل أنا أفعل شيئاً إيجابياً بشأنها |
| Dün gece, bir şey hissettim. senden çok onunla ilgili. | Open Subtitles | ،بالأمس، كان لدي شعور ما لقد كان بشأنها أكثر منك |
| Şimdi, muhtemelen bugün onlara birkaç kez baktınız, fakat size onlarla ilgili bir soru soracağım. | TED | ألقيتم نظرةً إلى هواتفكم بضع مراتٍ اليوم سأطرح عليكم سؤالًا بشأنها |
| Kısa romanımın daha iyi olduğunu söylemiyorum, o konuda hemfikiriz. | Open Subtitles | لا أقول بأني روايتي أفضل اتفق معك بما قلتيه بشأنها |
| Güvercinleri besledikten sonra bu konuda yalan söylemek zorunda kalmadım. | Open Subtitles | عندما انتهيت من اطعام الطيور لم يكن على الكذب بشأنها |
| Sadece Stevie için bir çift kuş. Ben de Onun için telefondaydım. | Open Subtitles | انها مجرد زوج من الطيور لستيف كنت قد اتصلت بشأنها |
| Eee, ne olmuş ona? | Open Subtitles | أجل , ماذا بشأنها ؟ |
| bunu yapmak çok zor değil ama bilinçli ve kasıtlı olarak yapmanız gereken şeylerden biri. | TED | إنه ليس بالشيء الصعب فعله، ولكنه أيضًا أحد هذه الأشياء التي ينبغي عليكم أن تكونوا يقظين وإراديين بشأنها. |
| Aslında bundan fazlası var. Onunla ilgili sürekli fantezi kuruyorum. | Open Subtitles | بصراحة الأمر أبعد من إنشغال البال أنا أرى مخيلات بشأنها طوال الوقت |
| Kesin bir cevap alamadım. Onunla ne yapacağın konusunda değil, nasıl hissettiğin konusunda. | Open Subtitles | لم أسمع جواباً واضحاً ليس عن ما الذي ستفعله بشأنها |
| Sabah ilk iş editörüme ondan bahsedeceğim. | Open Subtitles | سأحادث رئيس التحرير بشأنها حالما أصل إلى الجريدة صباح الغد |