Siz TED'ciler aracılığıyla değişen bir dünyaya şahitlik etmeyi gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum. | TED | اني اتتطلع بشده على ان اشهد على عالماً متغير بفضلكم، متحدوثو تيد |
Dedi ki; gerçekten istediğim şeylere daha fazla konsantre olmalıymışım. | Open Subtitles | قالت لى انى أحتاج ان أركز بشده .على ما أريده |
Ama er Ackerman bölüğün en büyük adamı tarafından fena halde dövüldü | Open Subtitles | لكن الجندى ايكرمان قد ضرب بشده وهو يقاتل اضخم رجال فى السريه اجل ؟ |
Kızıl saçlı bir genç kız. 15 yaşlarında. kötü yaralanmış. | Open Subtitles | شعرها أحمر, صغيره فى السن ربما 15 عام متضرره بشده |
Yolculuğunda sana eşlik etmeyi ne kadar çok istediğimi biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف كم اريد ان اذهب معك بشده معك في رحلتك ؟ |
Öyle sert duvara sürttü ki dirseği kanadı. | Open Subtitles | مرفقه ؟ ؟ لقد كشط بمرفقه بشده على الحائط حتى أدمى |
"küçük bir kız ağır yaralanıp Santa Rosa hastanesine kaldırılırken, çocukların genelinin durumunun iyi olduğu öğrenildi." | Open Subtitles | طفلة واحده قد جرحت بشده وقد تم نقلها للمشفي بسانتا روز وباقي الاطفال قد وصلت بسلام |
Birbirlerine öyle sıkı sıkıya sarılmışlar ki,.. ...adeta tek vücut haline gelmişler. | Open Subtitles | كانوا متشبثون بشده ببعضهم كانوا كجسم واحد |
- gerçekten güzel olucak. Biriyle çıkmaya gerçekten acayip ihtiyacı var. | Open Subtitles | هذا سيكو ن جيد بالفعل هي تريد ان تخرج ثانيا بشده |
gerçekten burada olmayı istedi ama askeriye gitmesine izin vermiyor. | Open Subtitles | إنه يريد أن يكون هنا حقا ولكن الجيش شغلوه بشده |
Bak, Indiana meselesinde seni hayal kırıklığına uğrattığım için gerçekten üzgünüm. | Open Subtitles | انظري ، انا اسف بشده لاني خذلتك بشأن انديانا |
Bebeğim, seni çok fena döverdi. Her zaman bunu düşünüp dururdum. | Open Subtitles | لقد كان يضربك بشده وأنا كنت أفكر بهذا دائماً |
Diğer denizci adaya gittiğinde fena hastalanmış. Şuan komada. | Open Subtitles | احد الجنود الذين ذهبوا الي الجزيرة مريض بشده والان هو في غيبوبة |
Bir gece hariç, çok kötü bir geceydi, ağır silahların ateş etmesi için dua ediyordum. | Open Subtitles | حتى جاء هذا اليوم الذى مرضت فيه بشده و لم أستطع الوصول للمخبأ فأحتميت بأحد الكراسى و صليت أن تنال منهم المدافع |
kötü vuruldum. Kımıldayamıyorum. Bacaklarımı hisstemiyorum. | Open Subtitles | أصبت بشده , لا يمكننى التحرك , لا أشعر بقدمى , أعتقد انها مرت من خلالى |
Seninle gelmeği ne kadar çok istediğimi biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف كم اريد ان اذهب معك بشده معك في رحلتك ؟ |
Eğer kendinizi derhal bildirmezseniz, niyetinizin saldırgan olduğunu varsaymaktan başka çaremiz kalmayacak, bu durumda da esirlere sert davranacağız. | Open Subtitles | إذا لم تعرفوا عن نفسكم فى الحال لن يكون لدينا خيار إلا إعتباركم أعداء فى هذه الحاله سنتعامل مع السجناء بشده |
Yorktown'daki hasar, sandığımızdan daha fazla. | Open Subtitles | الحامله يوركتاون تضررت بشده اكثر مما ظننا |
Saat 3:00'te spor salonunda benimle buluş, çünkü, uh, sıkı bir çalışma yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | قابلنى فى صاله الالعاب فى الساعه الثالثه لاننا سنتدرب بشده |
'Zorlu Yürüyüş' parçanı çok seviyorum. | Open Subtitles | انا فعلا احببت اغنيتك امشي بشده |
Sonra bu köşeyi sıkıca tutturun, bazen sizi ittirip, "hayır, teşekkürler " derler | Open Subtitles | فلتأخذي هذا الركن .وتربطي بشده وبعض الأحيان يدفعوكي للخلف ويقولون لكِ |
Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum. Benim yanımda bile duramadığını. | Open Subtitles | لم أظن أنه يكرهنى بشده ربما لم يبق كثيراً بالقرب منى |
O yüzden bu gece gelecekte aklın gizlerini çözecek olan muhteşem ablamı ve pek şeker müstakbel eşini eşi görülmemiş düğün törenleri için Hem tebrik etmek, ama aynı zamanda aklın tüm sırlarını çözecek söz konusu muhteşem ablamdan özür dilemek istiyorum. | Open Subtitles | لذا، أود بشده إستغلال مثل هذه الفرصة ليس فقط كي أهنّئ أختي الرائعة المستكشف المُقبِل للأمور النفسية، شكراً جزيلاً |
Birini ölesiye sevdiğinde, Doug, gerçekten ölesiye sevdiğinde onu geri getirebilmek için her şeyi yaparsın. | Open Subtitles | انت لا تعلم يا داوج عندما تحب احداً ما بشده... ستفعل كل شيء لتحافظ عليه |
Eğer işinizi yapmak için fazla meşgulseniz, Dedektif, o zaman ben o kadar meşgul olmayan bir başkasını bulurum. | Open Subtitles | لو إنك مشغولة بشده لكون مهنتك شرطيه سوف أجد شخص ما ليس مشغول بشده |
Ve ben şuurluluğun serebral korteksin bir ürünüymüş gibi değerlendirilmesine şiddetle itiraz ediyorum. | TED | وانا اختلف بشده مع فكرة انه ينبغي النظر في الوعي كانه مُنتَج كبير من القشرة الدماغية. |