Çünkü yaptığım şeylerin bir gün belki seni bir şekilde tehdit edebileceğini bilemedim. | TED | فلم أفكر قط في أن فعلي قد يهددك يومًا ما بشكلِ ما .. |
Korkunç bir şekilde katledilmiş halde... | Open Subtitles | مشوهة بشكلِ فظيع مُلقاة بعيداً عند صخرة أمام البرج |
Mükemmel bir şekilde pişirilmiş... hamburgerden daha iyisi yok. | Open Subtitles | ذلك يكفي، ليس هنالك في حياة الإنسان ما هو أفضل من الشطيرة المشوية بشكلِ مثالي .. |
Tepesinde güneş şekilli, ortasında bir kristal olan çok işlemeli bir başlık var. | Open Subtitles | وهو , هو هو بالتحديد مع صولجان متقن بشكلِ الشمس مَع بلّور في المركز |
Eğer çok az bir değişim bile gösterseydi, hayat şu anda olduğu gibi olmayacaktı. | Open Subtitles | إن اختلف ولو بشكلِ بسيط، ستنتهي الحياة بشكلِها الذي نعرفه الآن. |
Yangın çıktıktan sonra kamyona döndüm hortumu aldım ve kötü şekilde düşüp, ayağımı kırdım. | Open Subtitles | عندما إنتهى الحريق كنتٌ في طريقي عائدةَ إلى الشاحنة عندما خطوتٌ على فوهة خرطوم المياه ووقعتٌ بشكلِ مضحك. |
Benim hislerim hakkında uzun uzadıya, dikkatli bir şekilde düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقومين بالتفكير بشكلِ جيد عن معنى المشاعر، حسنٌ؟ |
Ama şu var ki bütün hizmetkarlarımın uygun şekilde davranması mecburidir. | Open Subtitles | ولكن من الهام أين يتصرف كل خادم لدي بشكلِ صحيح. |
Ama şu var ki bütün hizmetkarlarımın uygun şekilde davranması mecburidir. | Open Subtitles | ولكن من الهام أين يتصرف كل خادم لدي بشكلِ صحيح. |
Çünkü gerektiği şekilde onları eğitmiyorsun. | Open Subtitles | عندما تُمسك بهم، لأنك لم تدربهم بشكلِ جيد |
Ben öte tarafla güvenli bir şekilde iletişime geçiyorum ve suratınıza karşı sizin bir hiç ve üç kağıtçı olduğunuzu söylüyorum. | Open Subtitles | أنا أتواصل بشكلِ مطلق مع العالم الآخر، وأقولها في وجهك لست سِوى مخادع. |
Odama göndereceğim. İkimiz uygun bir şekilde kutlamalıyız. | Open Subtitles | سوف أرسلها لغرفتي، أنا وأنتِ علينا الاحتفال بشكلِ لائق |
H1N1'e maruz kalan kişiye Tamiflu veriyorlar, böylece semptomların şiddeti bariz şekilde azaltılıyor ve hastalığın pek çok belirtisi engelleniyor. | TED | حين يصاب شخص بفيروس H1N1 فإنه يتناول التاميفلو مما يقلل من حدة الأعراض بشكلِ كبير كما يمنع العديد من مظاهر المرض |
Bunlardan bir tanesi "İnsanları Etkili Bir şekilde Eğitmek" adında yazdığı bir kitaptı. | Open Subtitles | وأحد هذه الأشياء كان كتاب قام هو بتأليفه، التدريب بشكلِ فعّال = Training People Effectively"." |
Tekrar ediyorum, düzenli bir şekilde depoya çekilin. | Open Subtitles | أكرر، تراجعوا بشكلِ هادئ إلى غرفة الحفظ |
Yaratıcı şekilde konuşursak, şu anda biraz gevşedim. | Open Subtitles | بالتحدث بشكلِ خلاق، أنا بدون إلهام الآن |
Sağanak yağış parçacık hızlandırıcıyı etkilemedi Star Laboratuvarları CEO'su Harrison Wells'e göre hızlandırıcı hâlâ düzgün bir şekilde çalışıyor. | Open Subtitles | هطول الأمطار محال أن يؤثر على مسرع الجسيمات، والذي يعمل بشكلِ سلس، وفقاً لرئيس المعامل (هاريسون ويلز) |
Michael'ın otizmi kendini yeni bir şekilde ortaya çıkarıyor sadece. | Open Subtitles | إنه فقط توحد (مايكل) يتجلى بشكلِ جديد |
Senin için aşkın bir arzu olduğunu çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | وانا متأكدة بشكلِ تام أن الحب بالنسبة لك كالشهية |
Ama benim casuslarım çok sayıda ve oldukça düzenliler. | Open Subtitles | ولكن لدىّ العديد من العُملاء المنظمين بشكلِ رائع. |
Protesto çok çabuk gelişti. Sokak insanlarla doluydu. | Open Subtitles | لقد تطوّر الإحتجاج بشكلِ سريعٍ للغاية لذا، كان هناك الكثير من النّاس في الشّارع |