"بشهادتها" - Translation from Arabic to Turkish

    • tanıklık
        
    • İfade
        
    Onlardan biri burada, elimde. Ona tanıklık ettiririz. Open Subtitles واحدة منهم معي هنا، سنُجبرها على الإدلاء بشهادتها
    tanıklık etmesi yetiyor zaten. Open Subtitles فالأمر سيء بما فيها الكفاية إدلائها بشهادتها
    Aslında tanıklık yapacak olan oydu. Open Subtitles في الحقيقة، هي الوحيدة التي ستدلي بشهادتها
    Ama halka açık mahkemede tanıklık edecek. Open Subtitles لكنها تريد أن تدلى بشهادتها فى محكمه مفتوحه.
    2010: Genç bir kadın Başkan Sirleaf'ınkarşısında duruyor ve anne babaları savaşta ölünce kardeşleriyle neler yaşadıkları hakkında ifade veriyor. TED عام 2010: امرأة شابه تقف أمام الرئيسة سيرليف وتدلي بشهادتها ،حول كيف عاشت مع أقاربها وقد توفي أبوهم وأمهم في الحرب.
    Bunu zaten yaptı. Meclis'in önünde tanıklık yaptı ve her şeyin bittiğine yemin etti. Open Subtitles لقد فعلت هذا بالفعل بشهادتها أمام الكونجرس وقسمها علي هذا إنتهي
    Kristin Malone'un tanıklık etmemesi için de onları öldürmek için tuttu? Open Subtitles ثم نقوم بعرقلة المنظمة ويذهبون بعيدا عن الحياة أنها تريد أن تقتل كريستين مالون لأبعادها عن الإدلاء بشهادتها
    Ve çıkarken tek bir çizik bile olmadığına tanıklık etmeye hazır ve istekli. Open Subtitles وهي على أهبة الاستعداد للإدلاء بشهادتها أنك غادرت من دون أي خدش
    tanıklık etmeyeceğinden emin olmam gerek, ...ve bundan emin olabilmem için bir yol var sana bunun Kolombiya'da nasıl olduğunu anlatayım? Open Subtitles أن أتأكد أنها لن تدلي بشهادتها ... والطريقة الوحيدة لضمان ذلك هو دعني أخبرك كيف نقوم بهذا في كولومبيا
    tanıklık etmeye hazır bir kadın olduğunu söylüyor. Open Subtitles لديه شاهدة على إستعداد للإدلاء بشهادتها
    Dansçılarından birini onun önünde boğarak öldürdün, ardından mahkemede aleyhine tanıklık etmesi gerekirken senden korktuğu için kaçtı. Open Subtitles خنقت إحدى راقصاتك حتى الموت أمام عينيها، ومن ثمّ كان من المفترض أن تُدلي بشهادتها ضدّك في المحكمة، ولكنّها جبُنت وهربت، ألا تتذكّرها؟
    - Bir ilişki yüzünden tanıklık etmez. Open Subtitles لا تدلي بشهادتها بسبب علاقة غرامية
    O güvenlik görevlisi, D'Angelo'ya karşı tanıklık eden- Open Subtitles حارسة الأمن التي بشهادتها فضحت أمر (ديانجلو)
    Şüphesiz ki bu vakte kadar Madeline, senato alt kurulunun önünde ahlaki sinir bilimi konusunda tanıklık etmek için yolu yarılamıştır. Open Subtitles لا شك أن (مادلين) في طريقها للإدلاء بشهادتها أمام أعضاء لجنة الشيوخ في المحكمة
    Eğer onu annesine getirmezsek kadın tanıklık etmeyecek. Open Subtitles إذا لم نحضره لأمه... فلن تدلي بشهادتها
    Öyle ya da böyle, Jackie Sharp tanıklık etmeyecek. Open Subtitles بطريقة أو بأخرى لن تدلي (جاكي شارب) بشهادتها
    - Jackie Sharp asla tanıklık etmez. Open Subtitles لن تدلي (جاكي شارب) بشهادتها أبداً
    Onu ve benim için ne hissettiğini bilmiyorsunuz. İfade verdiğinde bunu anlayacaksınız. Open Subtitles أنتما لا تعرفانها ، كيف تشعر تجاهى ستعرفان كل شئ حين تدلى بشهادتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more