Bak, üç kez yıldırım tarafından çarpıldı, böylece neredeyse bir iletim hattı sayılır. | Open Subtitles | أترين, لقد صُعق بصاعقة ثلاث مرات الأمر الذي رسمياً يجعل منه قناة نقل |
Dikkatli ol. Üstüne yıldırım düşsün istemezsin. | Open Subtitles | حسناً ,إحترس.أنت لا تريد أن تصاب بصاعقة. |
Biliyorsun, yıldırım çarpmasıyla yere devrilmesen ve bir haftayı tamamlasan bile Cuddy orayı sana vermeyecektir. | Open Subtitles | حتى لو تمكنت من ألا تصاب بصاعقة واستمررت أسبوعاً |
Hâlâ çarpılmadığımıza şaşıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننا لم نصب بصاعقة. |
aniden, bir şimşek çakmış, ve bir şimşek kadını yakmış. | Open Subtitles | وفجاة, ظهرت هناك ضربة رعد قوية وضُربت بصاعقة من البرق |
Bir yıl içinde yıldırım çarpan 700,000 kişiden sadece 1 tanesinde olur. | Open Subtitles | نظراً للإحتمالاتَ واحد بنسبة سبعة مئة من الإصابة بصاعقة في أي سنة من السنوات |
Filmlerde genelde, seni ya yıldırım çarpar ya da tuhaf heceleri söylersin veya tuhaf bir tılsım takarsın. | Open Subtitles | عندما يحصل هذا الأمر في الافلام، عادة تصعق الشخصيات بصاعقة سألك احدهم سؤالا غريبا أو حصلت على تميمه غريبة |
Babasının şeytani ikiz kardeşi yıldırım tarafından vurulunca bir çiftlik miras kaldı. | Open Subtitles | أنها ورثت قصراً ، عندما صُعق توأم والدها الشرير بصاعقة |
Baba, bir seferliğine yıldırım düştü diye bu onu elektrikli araba yapmaz. | Open Subtitles | أبي، لأنها ضُربت بصاعقة مرة لا يجعلها سيارة كهربائية |
Çünkü bazıları 100 dolarlık dizüstülerine bir yıl ya da iki yıl önce başlanıldığını düşünüyordu, ya da bizi yıldırım çarpmıştı. Aslında bu oldukça eskidendi, neredeyse 60'lar. | TED | لأن بعض الناس يعتقد أن الحاسب المحمول بكلفة 100 دولار قد بدأ قبل عام مضى، أو عامين، أو أننا ضُربنا بصاعقة. هذا يرجع في الحقيقة لزمن طويل، في واقع الأمر، يرجع إلى الستينات. |
Doktor Dalekenium'u durdursa bile, yıldırım buraya isabet edecek. | Open Subtitles | المكان سيتم ضربه بصاعقة كبيرة من البرق |
İstatistiklere göre, Massachusetts'teki birine yıldırım çarpma ihtimali 28,000'de bir. | Open Subtitles | حسناً، من الناحية الإحصائية فإنّ نسبة الإصابة بصاعقة في "ماساتشوستس" هي واحدة من بين 28 ألف |
Refleksmiş. Sanki yıldırım çarpmış gibi zıpladı. | Open Subtitles | -هذا هراء، لقد بدا وكأنه أصيب بصاعقة |
Amcama yıldırım düşmüştü. | Open Subtitles | عمي ضرب مرة بصاعقة. |
Carson Phillips, yıldırım çarpmasıyla hayatını kaybetti. | Open Subtitles | (كارسون فيليبز) فقد حياته عندما صعق بصاعقة |
Ve sonra... İki gözüm önüme aksın ki, Ben. Ona bir yıldırım isabet etti. | Open Subtitles | و ثمّ, انا أُقسم بالرب يا (بين), إنّها أُصيبت بصاعقة |
Hayır, pek değil. Bir keresinde az kalsın yıldırım çarpıyordu bana. | Open Subtitles | -كدت مرة أن أصاب بصاعقة البرق |
Evet, ama, Derek'e yıldırım çarpmadı, sana da çarpmadı. | Open Subtitles | حسناً, لميصعق(ديريك)بصاعقة, و كذلك أنتِ |
Hâlâ çarpılmadığımıza şaşıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننا لم نصب بصاعقة. |
Başıma şimşek düşürüp beni öldürmesi için Tanrı'ya emir mi vereceksin? | Open Subtitles | تطلب من الربّ أن يصرعني بصاعقة برق؟ |