| Yama iyi kötü ayrımı yapmaz. O sadece ruhları ister. | Open Subtitles | ياما, لايهتم بطيب أو شرير إنه يريد أرواحاً فقط |
| Ararotu çok iyi niyetlerle gönderdim ama Bayan Bates yazıp Jane'nin onu sevmediğini ve dışarı bile çıkamayacak kadar hasta olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أرسلت اليوم العرعروط بطيب نيّة ولكن السيدة بيتس كتبت ان جين لم يعجبها وكانت اضعف من أن تخرجه |
| Sadece çok güzel bir dostluk başlatmak adına yapılmış bir iyi niyet gösterisi olarak kabul etmeni ümit ediyorum. | Open Subtitles | فقط آمل أن تراها كإيحاء بطيب النية وعلامة لبداية جديدة في صداقتنا الجميلة |
| Ama Estefania'nın doktor bir kocası olursa çok iyi olur. | Open Subtitles | ولكن أن تحظى (إيستفانيا) بطيب كزوجٍ لها سيكون أمراً رائعاً |
| Benim hakkımda iyi olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | صه. أنا أحاول سماعهم يتحدثون بطيب عنيّ. |
| - Aynen. Bu arada Edgar çok iyi davranıyor. | Open Subtitles | بين الحين والاخر أيكر يتصرف معي بطيب |
| İyi yürekle yalan söyledim. | Open Subtitles | أعني كذبت كذبة بطيب خاطر |
| Tanrım! Bu hiçte iyi değil. | Open Subtitles | يا إلهي، تباً هذا ليس بطيب |
| Kendimi iyi hissetmiyorum. | Open Subtitles | لا أشعر بطيب الحال |