özel bir iş için, özel birini arıyorum, ...adı, Sabata. | Open Subtitles | إنني أبحث عن رجل بعينه من أجل عمل خاص ساباتا |
Bu özel yerde oturmaları için bana gerçekten ihtiyaçları var. | Open Subtitles | هم حقا بحاجة لي للجلوس في هذا المكان واحد بعينه. |
Bir çeşit katatonik durumdaymış yani etrafındakilerin farkında ama onlara yaşadığını göstermek için gözünü bile kırpamıyor. | TED | فقد كان في حالة شلل تام حيث يمكنه أن يعيَّ بما يدور حوله ولكنه لم يستطع أن يرمش بعينه لكي يشير على أنه على قيد الحياة |
gözünü evet için bir, hayır için iki kez kırpıyor. | Open Subtitles | سيرمش بعينه مرة واحدة، نعم، مرتين تعني لا |
Size en iyinin de iyisini tanıştırayım. Kara Şövalye'nin ta kendisi. | Open Subtitles | إسمحْوا لي بتَقديم أفضل الفرسان، الفارس الأسود بعينه |
Belki bizim iyi yürekli Barney bara gelip sizden içki alrken... göz krpms, "Bu yavruyu götürüp ona tecavüz edecegim" demistir. | Open Subtitles | ربما عندما جاء بارني لياخذ منك بعض المشروبات . . رُبَّمَا غمز لك بعينه وقال سوف اخذ هذه الفتاة الجميلةِ واغتصبُها." |
Buraya Özellikle bir aletin atılışını görmek için geldim. | TED | كنت هنا لرؤية اطلاق هذا النوع بعينه من التجهيزات. |
Konuşmak istemiyoruz çünkü duyduklarına değil kendi gözleriyle gördüklerine inanan bir insan olduğunuzu öğrendik. | Open Subtitles | نحن لا نريد حديث لأننا سمعنا بأنك الرجل الذي لا يصدق ما يسمعه حتى يراه بعينه |
Diğerlerinin bir kısmı gezegenleri temsil etse de bulmacanın bu özel parçası gezenlerin konumlarını işaret etmekte. | Open Subtitles | بعض الرموز الأخرى ترمز لكواكب أيضاً، ولكن هذا الجزء بعينه من اللغز يتعلق بتمركز كوكبي معيّن. |
O özel Çin setinden daha fazla parçamız var mı bilmiyorum. | Open Subtitles | الآن افتقد هذا المكان لست واثقة إذا كان لدينا المزيد من قطع الطقم الصيني ذاك بعينه |
Tek başına yetiştirdiği ve özel ihtiyaçları olan bir çocuğu olduğunu biliyor muydun? Evet, onu özel bir okula sokmaya çalışıyormuş, ama bir çekiliş varmış. | Open Subtitles | تمنيت حقًا ألا يغمز بعينه. أريد فقط لهذه الليله بأن تكون جميله مثل جمالك. |
Teknik olarak bize daha çok benziyor biriyle özel bir bağ kurulmuş olan bir yaratık. | Open Subtitles | تقنياً يطلقون عليه شيطاناً مخلوق تم انشاؤه ليحضر شخص ما بعينه |
O özel Efendi, her nasılsa bu kıtanın tüm doğu yakasındaki askeri operasyonları yönetiyor ve eminim ki onun değerini kavramış olsaydınız onu canlı halde teslim etmezdiniz. | Open Subtitles | ذلك السيد بعينه على كل حال يشرف على كل العمليات العسكرية في الجانب الشرقي من هذه القارة |
özel bir balık yakalamak için her yemi ayrı ayrı hazırlarlar. | Open Subtitles | إنهم يصممون كل طعم ليصيد نوع بعينه من الأسماك. |
Gergin olduğunda tikler yapmaya başladı, öksürüyor, sürekli gözünü kırpıyor. | Open Subtitles | لقد بدأ يصاب بهذه اللازمات العصبية تعلم .. سعال غريب، يطرف بعينه طوال الوقت |
Evet veya hayır olarak gözünü kırpamıyorsa nasıl iletişim kuracağız ayrıca? | Open Subtitles | وإذا لم يستطع أن يرمش بعينه بالموافقة او بعدمها كيف سنتواصل معه؟ |
Babam gözünü dikip bana bakardı... "Söyle bakalım, gene ne yaptın?" | Open Subtitles | أتذكر أبي وهو يرمقني بعينه ويقول "تعال يا ولد، ما الذي كنت تنويه بالضبط؟" |
O adam şeytanın ta kendisi. | Open Subtitles | نظراً لما يحدث هذه الأيام. ذلك الرجل هو الشيطان بعينه. |
Gerçekten ben Şeytan olabilirim ama deden şeytanın ta kendisi. | Open Subtitles | أعني قد أكون الشيطان لكن جدكِ هو الشيطان بعينه |
Ülkenin yarısında terör estiren o canavarları yaratan asıl canavarın kızımın ta kendisi olduğunu iddia eden o malum kitap çıktığından beri. | Open Subtitles | عندما حان الوقت لكي يصدُر الكتاب مُدعية ان ابنتي هي الوحش بعينه الذي خَلق الوحوش |
Bir kız için göz kapaklarınızı oynatacaksınız, o kadar. | Open Subtitles | حين أقول شيئاً صحيحاً، أتمنى من أحدكما أن يطرف بعينه. هذا كل ما أطلبه منكما. |
Sadece 15 dakikadır buradayız ve otel görevlisi sana göz kırptı, yani sevişmeden bahsetme bile. | Open Subtitles | لقد كنا هنا فقط 15 دقيقة والبواب غمز بعينه عليك إيحائيا، حتى لا تشكو من نقص بك من فرصة. |
Örneğin, burada vurguladığım özellikler bize Özellikle bu nehrin muhtemelen bir metre olduğunu söylüyor. | TED | مثالًا، الخصائص التي حددتها هناك تخبرنا أن هذا النهر بعينه ربما كان بعمق ثلاثة أقدام. |
Savaşın gerçek yüzünü kendi gözleriyle hiçbir zaman görmek istemedi. | Open Subtitles | أبداً لم يرى ما عانى منه الشعب بعينه أو ما كانت عليه الحرب حقاً |