"بقالة" - Translation from Arabic to Turkish

    • bakkal
        
    • market
        
    • markette
        
    • Grocery
        
    • alışveriş
        
    • markete
        
    • meyve
        
    • Erzak
        
    • bakkalın
        
    • marketten
        
    • şarküteri
        
    • dükkancı
        
    • manav
        
    Kaptanı, lanetler yağdırıp niçin her aklı başında insanın yapacağı gibi bir bakkal dükkanı açmak yerine denize açıldığını merak ediyordur. Open Subtitles مع كابتن يلعن الخط الأزرق ويتعجب لماذا ذهب إلي البحر بدلاً من أن يفتح محل بقالة
    ömrünün sonuna kadar Oregon'un bir kasabasındaki bir bakkal dükkanında raflara bisküvi paketi dizersin. Open Subtitles إذا لم تغنّي الآن لن يؤول بك الحال فقط في ترتيب علب البسكويت في بقالة ما في ضواحي أرويجن
    Yakınlarda bir yerde içki dükkanı veya market var mı acaba? Open Subtitles هل تعرف ما إذا كان هناك متجر كحوليات أو بقالة قريبة؟
    Yerel bir market zincirinde yöneticiyim. Open Subtitles أنا مساعد المدير في سيركل فود إنها سلسلة متاجر بقالة محلي
    markette bir bayan gördüğünde, ona bir göz kırp ve gülümse. Open Subtitles إذا كنت في في محل بقالة وترى سيدة، يعطيها دافع وابتسامة.
    Geleceğinde, asla unutamayacağın bir Central Grocery sandviçi var. Open Subtitles هناك مركز بقالة في مستقبلك الشخص المستنسخ منك لن ينساه أبدًا
    Sanki alışveriş listesi hazırlar gibi başka bir çocuğun satışını hazırlıyordu. Open Subtitles لقد كانَ يخطط لبيعِ طفل أخر وكأنهُ كانَ يعدُ محل بقالة
    Öğleden sonra saat beşte, gölgesi Ginger'ın bakkal dükkanına düşer. Open Subtitles في السّاعة الخامسة بعد الظهر،ترمي بظلالها على مخزن بقالة عائلة جنجرز،
    Az kalsın bisikletimle beni ezeceklerdi çünkü 6 bakkal poşeti taşıyordum ve farım patladı ve Toledo'daki bütün sürücüler eve-çerez-getirmek-için- hayatını-riske-atan bisikletli-çocuğa- ne-kadar-yaklaşabiliriz oyununu oynamaya karar vermişler. Open Subtitles وكدت أسقط من دراجتى لأنى أحمل 6 حقائب بقالة وكل سائق فى توليدو قرر أن يلعب كم سنقترب من الطفل على الدراجة الذى يخاطر بحياته حاملاً الطعام
    Tıpkı babamın, sınıfımda bakkal işletmekten bahsederken olduğu gibi onun kahramanı olmak istiyorum. Open Subtitles أريد أن أصبح بطله كما كان أبي عندما تحدث امام صفي عن إدارة متجر بقالة
    Evvela... göğüslerini bakkal poşetinin içine atmış süpermarketin etrafında sallıyormuşsun gibi görünüyor. Open Subtitles هنالك شيء واحد صدرك يبدو وكأنك القيت به في حقيبة بقالة وتنقلت بالحقيبة بين المتاجر
    Emlakçı, benzin istasyonu, market, sinema, ben de şimdiki ve eski çalışanların bir listesini çıkardım. Open Subtitles بقالة , المسرح , والسينما لذلك أنا تبحث قوائم الموظفين , الماضي والحاضر
    1974 doğumlu. Baltimore'da bir market soymaktan üç yıl yatmış. Open Subtitles ولد فى 1974، سجن 3 سنوات بتهمة سرقة متجر بقالة فى بالتيمور
    Bazı aileler tüm bu dramatik olayları bitirmek için bir grup kurdular ve buranın çocuk tacizcileri için market gibi bir yer olduğunu söylediler. Open Subtitles بعض مجموعات الأهالي خلقت كلّ هذه المسرحية عنه وقالوا بأنه مثل مخزن بقالة للمتحرشين بالإطفال.
    Bir midenin içindekiler, birisinin market poşeti gibidir. Open Subtitles تعرفين، محتويات المعدة مثل حقيبة بقالة الشخص
    34 yaşındaki bir siyahi erkek Batı Baltimore'da markette vurulmuş. Open Subtitles رجل أسود في 34 تعرّض لإطلاق نار في بقالة غرب بالتيمور
    - Hayır. - Muhtemelen onu Lamson's Grocery'de bile satmazlar. Open Subtitles -على الأرجح أنها لا تُباع حتى في (بقالة لامسن )
    marketten alışveriş yaptım. Bu bir şeyi değiştirmek mi oluyor? Open Subtitles لقد إشتريت بقالة هذا يحسب كتغير شيئاً ما؟
    Karpuzu markete iade etmeye gideceksen gerek kalmadı! Open Subtitles لو أنك تود إعادة بطيخة إلى متجر بقالة فعليك إخلاء يومك من أي شيء آخر
    Sende neden bütün bu oyunu çuval gibi düşünüp içini meyve doldurup çuvallamıyorsun? Open Subtitles لما لا تتخيل أن كل شيء ككيس بقالة وتطرد منه ؟
    Yukarida bir Erzak torbasi var! Open Subtitles لديه كيس بقالة على السطح!
    Rüyamda Mike dedi ki, Bob'la birlikte bir bakkalın üstünde yaşıyorlarmış. Open Subtitles في حلمي، قال "مايك" و"بوب" أنهما يقيمان فوق بقالة
    Ama gerçek tutku. marketten 1.99 dolara bir tas çorbayla alabileceğin tutku gibi değil Open Subtitles وليس ذلك النوع من العاطفة تشتري 1.99 للدولار في محل بقالة مع علبة من الحساء.
    Ona yakın bulduğum tek şey Doğu Concord'da bir şarküteri. Open Subtitles كان أقرب ما عثرت عليه هو بقالة عند (إيست كونكورد)
    Sorun değil, dükkancı kız olmaktan utanmıyorum. Open Subtitles لا بأس , أنا لا أخجل بكوني فتاة بقالة
    Aktarma yapmadan bütçesine uygun manav bulamamak umurunda onun. Open Subtitles إنما كل ما يهمها أنها تستقل حافلتين لتجد متجر بقالة بأسعار معقولة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more