"بقوله" - Translation from Arabic to Turkish

    • söylemek
        
    • söyleyip
        
    • söyleyerek
        
    • derken
        
    • diyerek
        
    • Söyleyecek
        
    • söylememi
        
    Tatlım, seninle içeride görüşürüz. Sana söylemek istediğim bir şey vardı. Open Subtitles يا عزيزتي، أراكِ بالداخل هناك شيئا كنت أعني بقوله لكِ
    Gelin ve damada söylemek istediğiniz bir şey var mı? Open Subtitles هل لديك اي شي ترغب بقوله الى العروس والعريس؟
    Phil'in sana söylemek istediği bir şey var sana kendi ağzından söylemesi daha uygun olur diye düşündüm. Open Subtitles فيل لديه ما يرغب بقوله لذا ظننت ان عليه ان يقوله بشكل شخصي
    Sonra Jamaikalı olduğunu söyleyip asıl lige transfer olmaya çalıştı. Open Subtitles لكنه حاول ان يتقدم خطوه ليرتقى الى الغالبيه بقوله انه من جاميكا
    Sonra gidip polise Angie'nin cesedinin nerede olduğunu söyleyerek ona yardım ettim. Open Subtitles ثم أذهب ومساعدته بقوله الشرطة حيث كان الجسم انجي.
    "Onları canlı gör" derken ne demek istiyordu sence? Open Subtitles برأيك ما الذي يعنيه بقوله: ْ [يراهم أحياء؟ ]
    MP,yasadışı kolonisiniz diyerek sizi korkutmaya çalışıyor. Open Subtitles النائب يخيفكم بقوله ان مبانيكم غير قانونية
    Söyleyecek fazla şeyi yok Open Subtitles ليس لديه شيئا بقوله
    Kampüsün karşısında yaşıyor ve söylemek istediği bir şey var. Open Subtitles يعيش بالقرب من الجامعة و لديه شيء يرغب بقوله
    Tam olarak söylemek istediğim... Open Subtitles هذا ما ستقوم بقوله بالضبط إلى المُدعي العام الأمريكي
    söylemek üzere olduğunuz şey bu değildi. Open Subtitles ليس هذا ما قد بدأت بقوله - أنت سريع جداً بالنسبة إلى -
    Neden olduğunu ikimiz de biliyoruz. Sadece söylemek istemiyoruz. Open Subtitles كلانا يعلم السبب، ولكننا لا نرغب بقوله
    Senin söylemek istediğin bir şey var mı baba? Open Subtitles هل هناك أي شيء ترغب بقوله يا أبي ؟
    Bana söylemek istediğin birşey var mı? Open Subtitles هل هنالك أي شيء ترغبين بقوله لي الآن ؟
    Kutlamadan önce, söylemek istediğim birkaç şey var. Open Subtitles قبل أن نغني ، هناك أمر آخر أرغب بقوله
    Bana söylemek istediğin bir şey olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أشعر بأن هناك ما ترغبين بقوله لي؟
    Ona söylemek istediğim çok şey var hâlâ. Open Subtitles لا يزال هناك الكثير مما أرغب بقوله لها
    Bunu söyleyip duruyorsun. Open Subtitles هذا ما تستمرّ بقوله... ... لكن أريدك أن تفكر جيداً
    Russell da aynı şeyi söyleyip duruyor. Özür dilerim. Open Subtitles لتبقى حيثما كنت - ذلك ما يستمر بقوله "روسل" أيضاً -
    Franks de onun öldüğünü söyleyerek bunun üzerini örtmeye çalıştı. Open Subtitles و فرانكس حاول التغطية على ذلك بقوله انه مات
    Shinobilerin Yaratıcısı'nın gücü derken ne demek istiyor? Open Subtitles ما الذي قصده بقوله: "ذات قوة إله الشينوبي"؟
    Hayranlarına ve takım arkadaşlarına şöyle diyerek veda etmişti: Open Subtitles قام بتوديع عشّاقه وزملائه بالفريق :بقوله
    - Söyleyecek bir şeyin var mı? Open Subtitles ألديكي ما ترغبين بقوله ؟
    Hayır, bu size söylememi istediği şey. Open Subtitles لا هذا ما أمرني بقوله الحقيقة هي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more