Bunlar aslında çözüm. Bunu söyleyerek neyi mi kastediyorum? | TED | هذه ليست مشاكل. بل هي حلول في الواقع. ماذا أعني بقولي هذا؟ |
Neyse, kendimi ne kadar şanslı hissettiğimi söyleyerek söze başlamalıydım. | TED | لكن علي كل حال ، كان يجب أن أبدا بقولي كم أشعر باني محظوظه. |
Oh, ben ne aptalım. "Ben" derken "sen"i kast ediyorum. | Open Subtitles | أنا كنتُ أحمقاً و بقولي أنا, أعنيكِ أنتِ |
Güzel derken hamburger'e benzeyen ama telefon olan bir şeyi kastetmiyorum. | Open Subtitles | و بقولي جميلة لا أعني أن تبدو مثل الهامبرجر . لكن في الحقيقة هو هاتف |
Ben de onlara bir şey bilmediğimi söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | وما زلت متحفظ بقولي لهم أنني لا أعلم شيئاً بشأنك |
Miranda. Ah, anneciğim, sözünü dinlememiş oldum bunu söylemekle. | Open Subtitles | "ميراندا" يا أمي بقولي هذا عصيت أوامرك |
Bu sohbeti, senin eşsiz biri olduğunu söyleyerek bitireyim. | Open Subtitles | حسنا, دعني أنهي هذا الحوار بقولي أنّك شخص فريد من نوعه |
Konuşmama tam bir beysbol fanatiği olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum. | Open Subtitles | :دعوني أبدأ بقولي أنني من كبار مشجعي البيسبول |
Sanırım hiçbir şey yapmadığım gerçeğini, umarsızca söyleyerek kibirli davranmış olmuyorum ama bilmelisin ki benimle beraber olmanın mümkünâtı yoktu yine de bütün umutlarını bana bağladın, değil mi? | Open Subtitles | لا أعتقد أنني أبدو متكبرة بقولي هذا بغض النظر عن حقيقة عدم فعلي لأي شيء و قولي أنه لا تُوجد فرصة أبدًا لأن أرتبط بك |
Ama ben kendimi tutkunun, genç ve seks düşkünü kadınlar için olduğunu söyleyerek avuttum. | Open Subtitles | واختلقت عُذراً بقولي أنّ العشق للمراهقين والشبقين. |
Sanırım gerçekten ilham verici olduğunu söyleyerek hepimiz adını konuşabilirim. | Open Subtitles | حسنا، أظنني أتكلم بالنيابة عن الجميع بقولي أنكِ قدوة حقيقية، وإن إستطعنا تحقيق.. |
Ve izin verin, kilise çanlarını, lezzetli ulusal taco zincirleri için sattığımı söyleyerek bitireyim. | Open Subtitles | ودعوني أنتهي بقولي أنني بعت اجراس الكنيسة لعربة وجبات التاكو الذيذة المحلية |
Hayır, bir şey derken, sizinle takılmak istemiyorum yani. | Open Subtitles | بقولي شيء، أعني مثل رغبة بعدم الذهاب معكم |
Ve mükemmel derken aslında iğrenç bir gün geçirmeni kastetmiştim. | Open Subtitles | و بقولي هذا أقصد لا أتمنى لك يوماً رائعاً |
Bence anneni öldürdüm derken açık gerçeği söylemiş oluyorum ve sadece bunun için bile beni öldürmeliydin. | Open Subtitles | أظنني أوضّح الجليّ بقولي إنّي قتلت أمك ولهذا الذنب فقط، تعيَّن أن تقتلني. |
"Tasvip etmiyor", derken bu, gerçekten çok daha azdı. | Open Subtitles | و بقولي "ترفض"، أقسم لك ان قولي أقل بكثير من الحقيقة |
Umarım bunun CD yakma partisi olduğunu söyleyip kimsenin aklını karıştırmamışımdır. | Open Subtitles | أجل, أتمنى أنني لم أشوش الناس بقولي أنه كان حفل لسماع الأغاني |
Artık şöyle şeyler söyleyip, başıma dert almak yok: | Open Subtitles | لا مزيد من المشاكل التي أجلبها بقولي مثل هذا : |
Şimdi dinle, biliyorum, bunu sana söylemekle kariyerimi çöpe atıyorum ama insanların hayatını kurtarmak anlamına gelecekse bu herifi yakalamak için bunu feda etmeye hazırım. | Open Subtitles | والآن إنصت، أعلم أنّني أتخلى عن مهنتي بقولي هذا، لكنّي مستعدٌ للتضحية... بالإمساك بهذا الرجل، لو أنّ ذلك يعني إنقاذ أرواح الناس! |
simdi dinle, biliyorum, bunu sana söylemekle kariyerimi çöpe atiyorum ama insanlarin hayatini kurtarmak anlamina gelecekse bu herifi yakalamak için bunu feda etmeye hazirim. | Open Subtitles | والآن إنصت، أعلم أنّني أتخلى عن مهنتي بقولي هذا، لكنّي مستعدٌ للتضحية... بالإمساك بهذا الرجل، لو أنّ ذلك يعني إنقاذ أرواح الناس! |
Başka şeylerden seksi kastediyorum. Aşırı yorgunluk seksine ne dersin? | Open Subtitles | و بقولي أمور أخرى، أعني الغرام أتريدين الإستمتاع بغرام مُنهك؟ |