Ama hiç ayrılmadı. Birkaç yıl daha Los Angeles'ta kaldı. | Open Subtitles | لم يغادر أبداً، بقي في (لوس أنجلوس) لبضع سنوات |
Jimmy Murphy, 1971 yılında emekli oluncaya kadar Manchester United'ta kaldı. | Open Subtitles | (جيمي مرفي) بقي في (مانشستر يونايتد) حتى تقاعد عام 1971. |
Fredrik Laos'ta kaldı. Interpol tarafından aranıyor. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} فريدريك" بقي في (لاوس)،إنه مطلوب لدى الانتربول" |
Hesabında hiç para kalıp kalmadığını öğrenmeye gitmiştim. | Open Subtitles | كنتُ أرغب أن أعرف إذا كان هناكَ أي مال بقي في الحساب |
Geçen gün otelde kalıp kalmadığını sorduğumda şu anda olduğu gibi yüzünüz kıpkırmızıydı. | Open Subtitles | عندما سألتك ما إذا كان قد بقي في الفندق احمررت خجلاً كما تفعلين الآن |
Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Bu domuzcuk markete gitmiş bu evde kalmış, ...bu biftek yemiş, ...bu hiç bişey yapmamış, ...bu da doğruca eve gitmiş. | Open Subtitles | هذا الخنزير الصغير ذهب للتسوق هذا الخنزير الصغير بقي في المنزل هذا الخنزير الصغير أكل اللحم المشوي |
- Hayır, New York'ta kaldı. | Open Subtitles | كلاّ، بقي في (نيويورك) ما الأمر؟ |
Bay Xing New York'ta kaldı. | Open Subtitles | السيد (سينغ) بقي في (نيويورك) |
Geçen gün size otelde kalıp kalmadığını sormuştum. | Open Subtitles | عندما سألتك في اليوم الفائت ما إذا كان قد بقي في الفندق |
Bu yayın izlenemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Bu yayın takip edilemez, durdurulamaz, ve şehirde kalan son özgür sestir. | Open Subtitles | لا يمكن تعقبه ، لا يمكن إيقافه وهو الصوت الحر الوحيد الذي بقي في المدينة |
Yaveri arabanın yanında kalmış, tümamiral taksiye binmiş. | Open Subtitles | مساعده بقي في السيارة، والعميد إتصل بسيارة أجرة. |
Paris'te kalmış olsaydık, şimdi bir Fransız ile evli olurdun. | Open Subtitles | إذا كنا أحرزنا د بقي في باريس، هل سيكون متزوجة من فرنسي الآن. |