Amerikan hükümeti, bu konuyla alakadar görünemez ve onu açığa çıkartmayı göze alamaz. | Open Subtitles | الحكومة الأمريكية لا يمكنها الأقتراب من هذا الموضوع و إلا سيخاطروا بكشف تخفيها |
21. yüzyılın biyoloji laboratuvarlarının bakışıyla, hayatın bir çok gizemini bilgiyle açığa çıkardık. | TED | من وجهة نظر مختبراتنا البيولوجية الحاليّة في القرن 21، أننا بدأنا بكشف الكثير من الأمور الغامضة في الحياة. |
Kendini ortaya çıkarmalısın. Yumurtaları boya ve çocuklar için onları sakla. Ne yani? | Open Subtitles | أمي , لماذا عندما قام المسيح بكشف هويته للجميع , أصبح مشهوراً |
Daphne senin kirli çamaşırlarını ortaya çıkardıktan sonra, Daphne Zimmer'a saldırıdan hüküm giydi. | Open Subtitles | لقد كان متهما بالاعتداء على دافني زيمر بعد أن قام بكشف سرك في المجلة |
FBI'dayken, bir jüri üyesinin adını ifşa etmişti. | Open Subtitles | عندما كنا نعمل فى مكتب التحريات الفيدرالية قامت بكشف اسم المحلف |
Şirketin tasarladığı çalışmalarda, sonuçları ifşa etmek gibi gerçek bir zorunluluk yok, değil mi? | Open Subtitles | حيث أن الدراسة أقيمت في الداخل لا يوجد التزام حقيقي بكشف هذه النتائج؟ أليس كذلك؟ |
Seni seçtiğimizi bilmiyordu ama öğrenince programı ifşâ etmekle tehdit etti. | Open Subtitles | لم يكن يعلم بأننا اخترناك ...عندما علمَ بذلك هدد بكشف البرنامج |
Uydular çok yoğun gözlemler gönderiyorlar, buz tabakasına ilişkin sürekli gizli gerçekleri açığa çıkarıyorlar. | TED | الأقمار الصناعية تقوم بتقديم قدر كبير من الملاحظات التي تقوم بكشف حقائق مخفية جديدة عن الصفائح الجليدية بشكل مستمر |
İlginç olan, adamın ölüsü, gerçek kimliğimin açığa çıkması konusunda dirisinden çok daha tehlikeli oldu. | Open Subtitles | من الغريب أن اُفكر أنهُ لربما سينجح بكشف حقيقتي بموتهِ أكثر من أن يفعل ذلك بحياتهِ |
Işığın açığa vuruluşu yaratılanları aydınlatacak. | Open Subtitles | من أجل خلاصهم بكشف النور سوف يضىء بثاجرياس |
Evet ama seninle burada ön sayfa haberi yerine gerçeği açığa çıkarmaktan daha çok gurur duyuyorum. | Open Subtitles | بالتأكيد، لكن وجودي هنا معك، أظنه جعلني أكثر افتخاراً بكشف الحقيقة من افتخاري بالحصول على عنوان رئيسي. |
Kendini açığa çıkardın, ve eminim gerçekte senin onları açığa çıkarabileceğin konusundaki endişelerini anlayabiliyorsundur. | Open Subtitles | و بكشف نفسك و أنا متأكدة من أنك ستفهم قلقهم من كونك قد تكشفهم أيضا كيف لي أن أفعل ذلك؟ |
Filomuzun başarısızlığını medyanıza ve halkımıza ortaya çıkarma riskini alarak mı? | Open Subtitles | ونخاطر بكشف فشل بحريتنا لاعلامكم من ثم لشعبنا؟ |
Hobisi antika arabalar olan bir adamın hikâyesi olarak başlamış çalıntı araba borsasının ortaya çıktığı bir haber olarak bitirmiş. | Open Subtitles | بدأت كقصّة شيّقة عن سيّارات السباقات، لكن انتهى به الأمر بكشف سوق سوداء من السيّارات المسروقة وقطع الغيارات. |
Artık kim olduğumu biliyorlar fakat senin kimliğinin ortaya çıkmasını kaldıramazsın. | Open Subtitles | لقد باتوا يعلمون من أنا، الأن. و لكن لا يمكنكَ المجازفة بكشف غطائكَ. |
Atrianların söyledikleri yalanları ortaya çıkarmaktansa, bizim liderimizi ortaya çıkarmakla daha fazla ilgilendiler. | Open Subtitles | هم يبدون أكثر أهتماماً بكشف رؤسائنا عن الكذب الذي يرويه الأتريين |
Sizin de duymuş olabileceğiniz gibi oldukça fazla sayıda bilgiyi ifşa eden bir CIA ajanı var... | Open Subtitles | قام بكشف الكثير من المعلومات، وهو الآن عالق |
Şirket yolsuzluklarını ifşa etmekle ünlüsün. | Open Subtitles | أنتَ مشهورٌ بكشف الفساد المتعلّق بالشركات. |
...eğer ulu orta konuşursak eğer kendimizi ifşa edersek ve yanımızdaki kardeşlerimizi. | Open Subtitles | إن خاطرنا بكشف أنفسنا وأخواننا معنا |
Bourne geçen sefer döndüğünde BlackBriar programını ifşâ etmişti. | Open Subtitles | في آخر ظهور لـ (بورن) قام بكشف ."برنامج "بلاك براير |
Bile bile bir müvekkilin gizli bir belgesini afişe etti. | Open Subtitles | لقد قام بكشف وثيقة عميل سرية وهو على علم بها. |
Sizi, ilişkisini başkalarına söylemekle mi tehdit etti? | Open Subtitles | هل كانــــت تهدد بكشف العلاقــــــة |