Tüm bunları, yüzüme bakarak söylemene imkân yok. Sadece suçluluk kısmı. | Open Subtitles | لا يُمكن أن تقرّ بكل ذلك ، بُمجرد النظر إلى وجهيّ حسناً ، هذا الجزء الخاص بالذنب. |
Tüm bunları kalçasına bakarak mı anladın? Mükemmel. | Open Subtitles | أيمكنكَ أن تجزم بكل ذلك ، بالنظر إلى مؤخرتها؟ |
Tüm bunları düşününce sor kendine, gerçekten olabilecek en kötü şey ne olabilir? | Open Subtitles | فكري بكل ذلك واسألي نفسكِ, حقا ما هو أسوأ شيء قد يحدث؟ |
Döktüğün onca kana, ölen onca yoldaşına... Bütün bunları unutup bir köşeye mi atacaksın? | Open Subtitles | الدماء التى أرقتها ؟ الرفاق الذين ماتوا ؟ هل ستلقى بكل ذلك جانباً ؟ |
Herneyse, O bunların hepsini yapmak zorundaydı çünkü babam sonuçlarla tamamiyle kafayı bozmuştu. | TED | في الحقيقة قام بكل ذلك وكان يقوم به لانه كان مهووساً بالنتائج المرجوة |
Nedir öyle o kadar mobilya orada? | Open Subtitles | ماذا تفعل بكل ذلك الأثاث الذي في شاحنتك؟ |
Bütün bu planı, onları kaçırır kaçırmaz öldürmek için yapmadı. | Open Subtitles | بالتخطيط للاختطاف لم يقم بكل ذلك كي يقوم بقتل الفتيات ما ان يحصل عليهن |
Andrew, eğer yardım için bana gelmek yerine... Tüm bunları yaşıyorsan, o zaman bende başarısız biriyim. | Open Subtitles | أندرو لو انك مررت بكل ذلك بدون ان تلجئ لي للمساعدة فأكون انا من فشل |
Asıl olay şu ki, yardımcın, burnunun dibinde Tüm bunları yapıyordu ama senin bir halttan haberin yoktu. | Open Subtitles | أعني، حقيقة أن نائبك كان يقوم بكل ذلك ،تحت قيادتك ولم تكن على علمٍ بأي شيء إطلاقاً |
Zehirlendikten sonra oldukça karanlık bir dönem geçirdim, biliyorum ama sonunda, neden Tüm bunları yaşamam gerektiğini anladım. | Open Subtitles | أعرف بأنني كنت بمكان مظلم جدا بعد أن سُممت لكنني وأخيرا فهمت لماذا كان لابد أن أمر بكل ذلك |
Tüm bunları sana borçlu olduğumu.. ..hissetmem için mi anlatıyorsun? | Open Subtitles | هل ذكّرتني بكل ذلك آملًا أن أشعر بكوني مدينًا لك بشيء؟ |
Ama ne bileyim envanterlerle uğraşmak, yemek şirketiyle anlaşmak, reklam yapmak... her neyse, Tüm bunları çoktan hallettiğinden şüphem yok. | Open Subtitles | فقط التعامل مع قائمة الجرد ...وتقديم الطعام, والدعاية لكني متأكدة انكِ سبق واهتممتي بكل ذلك |
Tüm bunları o koca ahmak mı söyledi? | Open Subtitles | هل أخبركم ذلك الأخرق بكل ذلك ؟ |
Eğer sana Tüm bunları anlattıysam, seni kesinlikle çok seviyormuşum. | Open Subtitles | إن كنت أخبرتك بكل ذلك لابد وأنني أحببتك |
Tüm bunları bir kartpostalda mı söyledi? | Open Subtitles | هل أخبركِ بكل ذلك في البطاقة البريدية ؟ |
(Kahkahalar) Yanıldığınızı farketmek Tüm bunları, hatta daha fazlasını hissetiriyor, değil mi? | TED | (ضحك) ان ادراككم انكم مخطئون يجعلكم تشعرون بكل ذلك .. اليس كذلك ؟ |
Bir gün, sanki Bütün bunları daha önceleri de yaşamışız gibi görünecek. | Open Subtitles | ليز , في يوم ما سيبدو الأمر كما لو أننا مررنا بكل ذلك من قبل |
Sence baştan başlayıp, Bütün bunları baştan mı yapacağım? | Open Subtitles | هل تعتقد أنني سأبدأ من جديد، القيام بكل ذلك مرة أخرى؟ |
Bütün bunları 20 dakikada yapmaya çalışacağım. | TED | وسأحاول أن أقوم بكل ذلك في 20 دقيقة. |
Ve son olarak, bunların hepsini yapmış olarak, bana herşeyi anlatmış oldunuz, o yüzden şimdi lafı kapanışa geri getirmeniz lazım. Bu o yukarı çıkan roket. | TED | وثم أخيرا , بعد القيام بكل ذلك, فلقد أخبرتني بكل الأمر, فيجب عليك أن تأتي بتلك الخاتمية. إنه ذلك الصاروخ الذي ينطلق. |
Şikayet ettiğimiz tek şey kocalarımızın çok çalışması ise hayat o kadar da korkunç değil demektir. | Open Subtitles | لا يمكن لحياتنا أن تكون بكل ذلك السوء إن كان اعتراضنا على عمل أزواجنا بجد كبير |
Bir delikanlının Bütün bu kargaşayı çıkardığına inanmak zor. | Open Subtitles | لا يمكنني أن اصدق أن ولداً واحداً قد قام بكل ذلك وحده |
Marshall'ın biraz önce saydığı Her şeyi yaparsan bir mememe dokunmana izin vereceğim. | Open Subtitles | ان استطعت القيام بكل ذلك جميع الذي ذكره مارشال سأدعك تلمس ثديا واحدا |