Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti. | Open Subtitles | منذ فترة شاهدت مركبة تمخر سماء فرنسا بكيس من الهواء ، اخف من الهواء الجوي |
Ve fahişe de sensin bayım ruhunu bir torba altına sattığın için. | Open Subtitles | وأنت سيدي العاهرة لأنك بعت روحك بكيس من الذهب |
Silahı sallayıp duruyor. Bu işin sonu ceset torbasında bitecek. | Open Subtitles | يحب أن يلوح بهذا الشيء كثيراً سينتهي أمرنا بكيس الجثث |
Çözümümüz geniş spektrumlu bir antibiyotik. Bir serum torbasına koyup prednizon olarak etiketleyin. | Open Subtitles | لدينا محلول من المضادّات الحيوية واسعة المجال، نضعه بكيس محلول البريدنيزون |
Bayan Hilda Whittaker yular torbasıyla ne hoş görünüyor! | Open Subtitles | الآنسة هيلدا ويتكر تبدو الأكثر جاهزية بكيس الطعام واللجام |
Bana söylediğine göre, işe her sabah öğle yemeğini koyduğu kese kâğıdı çanta ve bir sigara ile giderdi. | TED | وأخبرني بأنه كان يذهب إلى العمل كل صباح بكيس ورقي به غذاؤه وبسيجارة واحدة |
Resmen kanımı kuruttun. En azından bir torba falan fırlat. | Open Subtitles | إنّك عمليًّا أنزفتني حتّى الجفاف أقلُّها رطّبني بكيس أو ما شابه |
Kafanda siyah bir torba varken ormanda pek bir şey göremiyorsun. | Open Subtitles | تعجز عن رؤية ما يكفي من الأحراج .ما دامت رأسك مغطَّاة بكيس أسودَ |
Böyle bir mekâna, elinde bir torba altınla gelen biri pis bir ölümle sonuçlanacak kısa bir hayat yaşamak istiyor demektir. | Open Subtitles | ... مزعج مثلك يأتي لمكان كهذا , بكيس من الذهب . فهو يبحث عن حياة قصيرة , بميتةٍ مزرية |
Bak, işte ihtiyacın olan kanıt. İdrar torbasında kan var. | Open Subtitles | انظر، ها هو الدليل الذى تحتاجه ثمّة دم بكيس البول |
Ceset torbasında olmaktansa dağ başında olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | يا صاح انا افضل ان اكون من . العصي بدلاً من ان اكون بكيس جثة |
Rehineyi öldürürüm! Onu ceset torbasına sokarım! | Open Subtitles | سأقتل الرهينة الأن و إلا سأرسلهُ بكيس الموتى |
Benden, onu sandalyesine oturtup, sidik torbasıyla birlikte ömrünün sonuna kadar tekerlekli sandalyesiyle gezdirmemi bekliyorsunuz. | Open Subtitles | تتوقع منّي ان أدفعها بكيس للتبوّل تحمله على الكرسي لبقية حياتها؟ |
Sende benimle çıkmanın tek yolunun kafama bir çanta geçirmem ve ağzımı bantlamam olduğunu söyledin böylece ne suratıma bakmak ne de sesimi duymak zorunda kalacaktın. | Open Subtitles | أنت قلت بأنه الطريقة الوحيدة لتتسكع معي هي أن يكون وجهي مغطى بكيس وعلى فمي شريط لاصق |
Ben daha iyi nişancıyım. poşeti ben atmalıyım. | Open Subtitles | لديّ تسديد افضل منك عليّ ان ارمي بكيس الغائط |
Bunlar şu an aklıma gelen çöp torbası markaları. | Open Subtitles | وهذه كل المزاحات الخاصة بكيس النفايات التي يمكنني التفكير بها |
Şu anda ne olduğunu biliyor musun? Çok garip bir rüya gördüm. Naylon torbayla boğulup öldürülüyordum. | Open Subtitles | راودني أغرب الأحلام على الإطلاق كنت أختنق حتى الموت بكيس بلاستيكي |
Patates çuvalı kardeşinden daha yararlı olmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك أن تكون أكثر فائدة من أختك الشبيهة بكيس البطاطس؟ |
Hemen şuranın ilerisinde kafanda bir çuvalla... seni meydana itmişlerdi. | Open Subtitles | هناك حيث دفعومكِ من الغابة بكيس يغطي وجهك |
Üzgünüm, kan torbasını tutmuştum. | Open Subtitles | أسف , كان علي أن أمسك بكيس الدم. |
Denizde. Tamamen hayat değiştirici.. geçen kış, çöp poşetiyle çatıdan kaymaya kalkıştı. | Open Subtitles | كم هو حدث يغير بالحياة والشتاء الفائت حاول ان يتزحلق عن سطحنا بكيس قمامة كباراشوت |
Buradan sadece ceset torbasının içinde çıkabilirim. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي سأخرج بها من هنا هي بكيس الجثث |
Evli, sayılan, sevilen biri. Ama 13 katilin yanında, sualtında bir torbada bulundu. | Open Subtitles | متزوّج، محبوب ومحترم ولكنه وُجد بكيس تحت البحر مع 13 قاتلاً |
Elinde bir şey yoktu girdiğinde, 1 dakika sonra, saydam bir poşetle çıktı. | Open Subtitles | دخلت وهي لاتحمل شيء وبعد دقيقة خرجت بكيس كبير معتم |