"بمسألة" - Translation from Arabic to Turkish

    • olayını
        
    • olayına
        
    • olayı
        
    • mesele
        
    • meselesi
        
    • meselesini
        
    Elbette böyle basit bir kaçakçılık olayını bölümümüze getirmenin gereği yok. Open Subtitles لكن بالتأكيد، سيدي، ليست هناك حاجة لاحضارة لقسمِنا بمسألة تَهريب بسيطةِ نسبياً.
    Metamfetamin laboratuarı olayını sana devretmiştim. Open Subtitles لقد كلفتكِ بمسألة معمل المخدرات الكيميائية
    Biliyorum super ajan olayına taktığımı... ama biz aynı takımdayız... değil mi? Open Subtitles أقصد.. أني أغيظك بمسألة الجاسوس الخارق لكننا في الفريق نفسه؟
    Şu pencere olayı çözülene kadar gözetim altında tutuyor beni. Open Subtitles سيوقفوني عن المدرسة حتى ينتهي التحقيق بمسألة النافذة
    Baba, mesele, ülkeyle ilgiliyse sözünden dönmenin ne zararı olabilir ki? Open Subtitles أبي عندما يتعلق الأمر بمسألة البلاد لا يمكنك التراجع بكلمتك ؟
    Ona istediği şeyi elde etmesinin an meselesi olduğunu söyle. Open Subtitles اخبرها فقط ان تهتم بمسألة الوقت اخبرها انها لديها الشىء الذى تبحث عنة
    Şu "haklar" meselesini araştırdım. Haklısın. Open Subtitles بحثت بمسألة المنصب هذه و أنت على حق
    Anlamıyor musun? Eğer yastık olayını kazanmana izin verseydim.. ...her şeyi değiştirmek isteyecektin. Open Subtitles اذا سمحتُ لكِ بالفوز بمسألة بالوسادة ، ستقومين بتغير كل شئ هنا
    Yani bu online buluşma olayını pek yapmıyorsun? Open Subtitles إذاً أنتي لا تقومين بمسألة المواعدة على الإنترنت؟
    Justin, bu kelebek olayını düşünüyordum, ...ve aklıma harika bir fikir geldi. Open Subtitles (جستن)، كنتُ أبحث بمسألة الفراشات تلك وطلعت بفكرة مذهلة
    Artık herkes şu umut olayına mı bağlandı? Open Subtitles هل بات الجميع يؤمنون بمسألة الأمل الآن؟
    Artık herkes şu umut olayına mı bağlandı? Open Subtitles هل بات الجميع يؤمنون بمسألة الأمل الآن؟
    Sen belli ki kendini oğlum Henry'nin olayına kaptırmışsın. Open Subtitles -حسناً . مِن الواضح أنّك متأثّرٌ بمسألة ابني (هنري).
    Şanslıydım ki kurtuldum. Yani bu su olayı tamamen içgüdüseldi. Open Subtitles لقد صادفني الحظ ، أعني بمسألة المياه هذه أنا فقط ...
    Bu sevgi olayı üzerine çok gidiyorsun. Open Subtitles إنك تقسو على نفسك بمسألة الحب هذه
    Aslında buraya başka bir mesele için geldim. Open Subtitles بالواقع أنا هنا بمسألة أخرى أني ابحث عن عمل
    Şu aranmak istemeyen insanlarla ilgili mesele aramızda kalacak. Open Subtitles إذن , بيني و بينك سوف نبقي بمسألة "قائمة الغير أتصال" بسرية تامة,موافق؟
    An meselesi olmayan bir şey söyle bana. Open Subtitles أخبريني عن شيئاً واحداً ليس متعلقاً بمسألة الوقت
    Şu bebek meselesi dostum. Sanki bana acele ettiriyor. Open Subtitles اشعر أنها تستعجلني بمسألة الطفل
    Miguel Prado ile ilgili bir şey. Ellen Wolf meselesini araştırmamı istemiştin. Orada mısın? Open Subtitles "له علاقة بمسألة (ميغيل برادو) و(إيلين ولف) التي جعلتني أبحث فيها، هل أنت موجودة؟"
    Bu ışık meselesini halletsen bile devriye araçları ne olacak? Open Subtitles اسمع، حتّى لو نجحت بمسألة الأنوار هذه فماذا ستفعل بشأن دوريّات الـ(جيب)؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more