"بمكروه" - Translation from Arabic to Turkish

• zarar
• bir şey
• başına

Ben de kimsenin zarar görmesini istemiyorum.
و لا أريد أن يصاب أحدٌ بمكروه, أنا أيضاً

Size söylenenleri yaparsanız, bir zarar görmezsiniz.
اذا نفذتم اوامرى فلن تصابو بمكروه

Söz veriyorum ki ne size ne de sevdiklerinize zarar vermeyecegim.
،أنني لن أصيبك بمكروه ولا من تحبي

Dua et de adamların Cutter'a bir şey yapmasın.
اجدر بك ان تتحرى ان رجالك لم يصيبوه بمكروه

Birisine bir şey olursa benim yüzümden olacak.
إذا أصيبَ أيً منكم بمكروه سيكون ذلك خطئي

Eğer listeni tercih etmeye devam edersen, ben de listedeki insanların başına bunların gelmeye devam etmesini sağlarım.
لذا إذا واصلت التمسك بلائحتك سأواصل التسبب بمكروه لمن عليها

Söz veriyorum ki ne size ne de sevdiklerinize zarar vermeyeceğim.
،أنني لن أصيبك بمكروه ولا من تحبي

Benim yüzümden başka birinin daha zarar görmesine izin veremem.
لن أترك أيّ شخص آخر يُصاب بمكروه بسببي

- Kendine yine zarar verebilir.
كإصابة نفسها بمكروه رويدك، توقف

Kraliyet ailesine zarar vermeyeceğimi bilirsiniz.
لن أصيب العائلة الملكية بمكروه أبداً

Bil diye söylüyorum, Gretch'e zarar gelirse, peşine düşerim.
فقط للعلم لو أصيبت "غريتشن بمكروه أنا من سيأتي خلفك

- Başka kimse zarar görmeyecek demiştim.
- قلت لاأحد غيرها سيصاب بمكروه -

Sana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
لن أتركها تصيبك بمكروه

Yemin ederim, ona asla zarar vermem.
أقسم، لن أصيبها بمكروه أبداً

O zaman ciddi zarar görürsün.
لو اتصل بي ستصاب أنت بمكروه

Kimse zarar görmeyecekti.
-لا مخلوق يُفترض أن يصاب بمكروه

Ben seni çok seviyorum. Sana kötü bir şey olmasını asla istemem.
أحبك كثيرًا, لا أريد أبدا أن تُصاب بمكروه

Temsili bir büyü. Yani bana bir şey olma riskine karşı kalp atışlarıma bağlı değil.
سحر تمثيليّ، لذا ليس مربوطًا لنبضي، تحسبًا من إصابتي بمكروه.

Diğer arkadaşım, başlarına bir şey gelmediğinden emin olmak için karın ve çocuklarınla burada kalacak.
... صديقي الآخر سيظل هنا مع زوجتك و أطفالك ليتأكد من عدم إصابتهم بمكروه

Kulağa çılgınca geliyor. Jor-El ona bir şey yapmış olmalı.
يبدو هذا جنونياً، لا بد أن (جور-إل) قد أصابها بمكروه

Tamam. başına bir şey gelirse beni suçlama.
حسنٌ، لا تلوميني إن أصبتِ بمكروه.