Eminimki elimizden geleni yaptığımızı söyleyerek teselli etmişsindir, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، انا متأكد انك طمئنتها بمواساتها اننا نفعل كل شيء نستطيع عمله صحيح؟ |
Kadın dediğin bir dağdır. teselli et onu, fethetme. | Open Subtitles | .المرأة كالجبل .قمْ بمواساتها وليسَ التغلّب عليها |
Amy'nin haklı olduğunu kanıtlamıştı Karın da hayal kırıklığına uğramıştı, ve Murphy'de onu, en ihtiyaç duyduğu anda teselli etmişti. | Open Subtitles | اثبت ان (آمى) كانت على حق,وهى كانت,اه,محبطة فقام بمواساتها,انت تعلم,انه وقت الاحتياج |
Onu teselli ediyor. | Open Subtitles | إنها تقوم بمواساتها |
Ama sonra Mabel kendine geldi ve "Eğer ona bağırıp çağırırsam gidip ana babasına söyler ve işten atılabilirim" diye düşündü. Böylece metanetini korudu ve sonunda-- teselliye ihtiyacı olan kendisi olduğu halde -- o seni teselli edip gönderdi ve belki de böylece sessizlik içinde yas tutabilecekti." | TED | ثم توقفت عن ذلك، مدركة، إذا ناديت عليه وذهب وأخبر أباه أو أمه، من الممكن أن أخسر وظيفتي. لذا أقنعت نفسها، وأنهت الموضوع -- ورغم هذا كانت بحاجة إلى المواساة-- وأنهت الموضوع بمواساتها لك وأرسلتك في طريقك، ربما كانت ستنهي نحيبها بسلام." |