Bak, bana kızgın olduğunu biliyorum ve seni bu duruma sokmayı asla istemedim ama bundan kimseye bahsetmezsen çok sevinirim. | Open Subtitles | أعلم أنك مستاءة أكثر مني و لم أنوي وضعك بموقف محرج لكنني سأقدر لك تفهمك إن كتمت ما أخبرتك به |
Ayrılmadan önce kendimi zor bir duruma sokmuştum ve karşılığının nasıl olacağından korktum. | Open Subtitles | وضعت نفسي بموقف سيء قبل أن أغادر وقد كنت قلقاً كيف ستكون التداعيات |
- başlangıçta ne kadar zor durumda olduğumuzu biliyor olacaklar. | Open Subtitles | سيعرفون أننا بموقف ضعيف مع مبنى على وشك البدء ببنائه |
Kız arkadaşı şaşırmış görünüyordu. Umarım onu zor durumda bırakmamışımdır. | Open Subtitles | حميمته بدت متفاجئة , أتمنى أنني لم أضعه بموقف حرج |
Belki bugün okuldan sonra park yerinde seninle buluşmalıyım? Olmaz. | Open Subtitles | أتعلم، لربما يجدر بي موافاتك اليوم بموقف السيّارات بعد المدرسة؟ |
Okuldan sonra seni park yerinde bekliyorum. | Open Subtitles | لاقني بموقف السيّارات بعد المدرسة مباشرة |
İlk versiyon: İçkiyi biraz fazla kaçırmıştım. Otoparkta kasabadan birileriyle dalaştım. | Open Subtitles | شربت الكثير من الخمر، خضت قتال مع بعض الفتية بموقف السيارات |
Tucson'da otobüs durağında bekleme yaparken "Üçüncü bir hayam var" dediydi. | Open Subtitles | اذكر عندما كنا بموقف الحافلات بتوكسون وقال جاري ان لديه 3 خصيان |
Üç kişiyle kendini o pozisyona sokmamalısın. | Open Subtitles | لم يكون هناك أحد بموقف مثل هذا ليس بثلاثة أشخاص و حسب |
duruma rağmen insanlar sanki profesyonel bir ekip gibiler. | Open Subtitles | الناس وضعوا بموقف كهذا والطاقم كان محترفا جدا. |
Bence az önceki patlaması, zorlayan bir duruma sokulunca şiddete yönelik engellenmiş dürtülerini açıkça gösteriyor. | Open Subtitles | أظن بأن إنفجاره يظهر بوضوح, محفزاً محبطاً نحو العنف.. حين وُضع بموقف تحدي. |
Açıkçası, daha önce hiç böyle bir duruma düşmedim. | Open Subtitles | في الواقع لم أمر بموقف كهذا في حياتي من قبل |
Seni yalan söylemek zorunda kalacağın bir duruma düşürmemek içindi. | Open Subtitles | لم اكن ارغب في وضعك بموقف يجبرك على الكذب |
- Kim Hye Jin'in kız kardeşine hiçbir şey söylemedim. Söylersem zor durumda kalabilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | أنا لم أقل شيئا لأخت كيم هي جين ظننت أنّك ذلك سيضعك بموقف غريب |
Hep böyle bir durumda, Cesurca davranacağını düşünürsün Fakat gerçekle yüzleşince, Hayatta kalma içgüdün, geri tepiyor. | Open Subtitles | يعتقد المرء دائماً أنه سيكون شجاعا بموقف كهذا ولكن عندما يحدث فعلاً فإن غريزة البقاء تطغى |
Şu anda Akeelah'ya daha fazla yardım edebilecek durumda değilim. | Open Subtitles | أنا لست بموقف حيث أستطيع أن أكون أكثر مساعدة إلى أكيلا الآن. |
Hayır, bu durumda olmamızın garip tarafı ne biliyor musun? Durum çok karışıklaştı. İnsanlara beraber olduğumuzu bile söyleyemiyoruz. | Open Subtitles | كلا, الغريب هو أن تكوني بوضع معقّد للغاية بأن نكون بموقف لا نستطيع حتى إخبار الناس, |
Aracı hâlâ park yerinde duruyor. | Open Subtitles | لا زالت سيارتها مركونة هناك بموقف السيارات |
Park yerinde bir adam vardı onu ısırmak istedim ve bunu yapmamak için kendimi zorladım. | Open Subtitles | الرجل الذي كان بموقف السيارات ، رغبتُ بأنّ أمتص دماءه. و تطلب ذلك حمل كلّ شيء بداخلي ألاّ أفعل ذلك. |
Park yerinde kafatasının eksik parçalarını buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ القطعة المفقودة من الجمجمة بموقف السيارات. |
Evet, Otoparkta olabilir, paketlerimi arabaya koyarken. | Open Subtitles | او في موقف السيارات من الممكن انني اسقطتها بموقف السيارات بينما كنت اضع اغراضي بالسيارة |
Onu birkaç defa otobüs durağında gördüm ancak bu zalimce bir şeydi. | Open Subtitles | إنّما رأيتها بموقف الحافلات بضعة مرّات، ولكنّه كان عملاً وحشياً. |
- ...beni çok garip bir pozisyona düşürdün. | Open Subtitles | لقد وضعتنى بموقف حرج للغاية |