Onlar avlanmak istiyorlar. silahlarını seviyorlar. | TED | حسناً، هم يريدون الصيد. كما إنهم يحبون بنادقهم. |
Güneş doğduğunda ise onların gözleri, silahlarını kullanamaz olacaklar. | Open Subtitles | وعندماتبزغالشمسفىاعينهم, ستكون بنادقهم عديمه النفع تماما فكره رائعه |
Ufukta geliriz, şu ikisini halledip atlarını ve silahlarını alırız. | Open Subtitles | سنعود عند الفجر, نقيد هذان الأثنان, نأخذ بنادقهم والخيول |
Bekçiler yemek için mutfak kulübesine çağrıldığında tüfeklerini daima geride bırakıyorlar. | Open Subtitles | ان الحراس عندما يذهبون الى المطبخ لوقت الطعام دائما يتركون بنادقهم خلفهم, دائما |
Bekçiler yemek için mutfak kulübesine çağrıldığında tüfeklerini daima geride bırakıyorlar. | Open Subtitles | أنه عندما يتم استدعائهم من لكوخ الطعام من أجل الغداء فإنهم يتركون دائما بنادقهم خلفهم |
Son zamanlarda olmak istiyorlar. Geçen hafta tüfekleri için birkaç avcıyı öldürdüler. | Open Subtitles | مؤخراً أرادوا أن يكونوا كذلك ، قتلوا بعض الجنود الأسبوع الماضي للحصول على بنادقهم |
Herhalde 2 ya da 3 tane indirebilirim, çıkarken silahlarını alırız. | Open Subtitles | بمقدوري على الأغلب الإطاحة بإثنين أو ثلاثة منهم والحصول على أحد بنادقهم في طريق الخروج |
Bir isyan hâlinde kendi silahlarını çıkarmak için böyle yerleri olur. | Open Subtitles | هنا حيث يثبتون بنادقهم على البراميل الى الخارج للاطلاق في حال حدوث تمرد |
Söyle şunlara silahlarını bana doğrultmasınlar. | Open Subtitles | نعم، ونقول لهم لوقف يوجهون بنادقهم في وجهي. |
- Doğal olarak, savaş aniden başladığında biz bu beylerin ikisinin üzerine atlayıp silahlarını ödünç alacağız. | Open Subtitles | - بطبيعة الحال، عندما تندلع الحرب - سنقفز على زوج من هؤلاء السادة ونقترض بنادقهم |
Jiangman a karşı 1 milyon adamımız yok silahlarını bile zor tutuyorlar | Open Subtitles | لا نستطيع الإعتماد على مليون رجل إعتقلناهم في "جيانغنان" إنهم بالكاد يستطيعون إمساك بنادقهم |
Çünkü kuzenlerimin hepsi havaya tortilla atıp silahlarını ateşleyecekler. | Open Subtitles | (لأن جميع أبناء عمي سيرمون شطائر الـ(تورتلا في الهواء وسيطلقون النار من بنادقهم |
Angelo, silahlarını al. | Open Subtitles | انجيلو، حمل بنادقهم. |
Sık sık, mecburen, subaylar tüfeklerini kullanarak yerlileri başlarından vurmak zorunda kalıyorlardı. | Open Subtitles | وفى اوقات الضرورة اجبرالضباط على استخام بنادقهم مطلقين النار على رؤوس السكان المحليين |
tüfeklerini doldurdukları anda bunun böyle olduğunu kanıtlamışlardır. | Open Subtitles | و الفعل ذاته يسحبون بنادقهم ولم يتراجعوا ابداً، أثبت هذا لنا |
Kutup ayılarının yaklaşma ihtimaline karşın güçlü tüfeklerini hazır tutuyorlar. | Open Subtitles | وهم متاهبون مع بنادقهم العالية الدقة في حال قررت الدببة القطبية الاقتراب |
Bütün olarak hep birlikte insanlardan oluşan bütün bir hat tüfeklerini kaldırıp nişan alırlar ve ateş ederler. | Open Subtitles | معاً، كوحدة صف كامل من الرجال يرفعون بنادقهم ويصوبون ويطلقون |
Bir şey tüfeklerini birbirlerine doğrultup kafalarını uçurmalarını sağladı. | Open Subtitles | هنالك ما جعلهم يصوبون بنادقهم نحو بعضهم وفجروا رؤوسهم |
Askerler coşkuyla bağırarak, tüfeklerini ateşleyerek ve Enternasyonel'i söylerek bütün köye dağıldılar. | Open Subtitles | -تفرق الجنود في القرية كلها.. -يصرخون بغضب ويطلقون نيران بنادقهم |
tüfekleri geri aldın şimdi onları ne yapacaksın? | Open Subtitles | الآن حصلت على بنادقهم ما اللذي ستفعله بها؟ |
Üç zenci genç Griffith Parkında tüfek atarken görülmüşler. | Open Subtitles | نتجه إلى الشك بثلاثة شبان سود شوهدوا يفرّغون بنادقهم في متنزه غريفيث. |