Herkes kendi tüfeğini alıp siperlere gitsin ve orada kalsın. Emrim bu. | Open Subtitles | كل رجل بحصل على بندقيته يذهب الى سريره ويبقى هناك وانا اعني |
Bir hikaye. Bir adam yıllarca tüfeğini ateşler ve savaşa gider. | Open Subtitles | القصة رجل يطلق النار من بندقيته لعدة سنوات و يذهب للحرب |
Bir adam arabamıza yaklaştı, ve silahını babamın suratına doğrulttu. | Open Subtitles | مشى رجل يصل إلى سيارتنا، التلويح بندقيته في وجه والدي. |
İşte bir asker silahını toplamayı bilmezse olacağı budur. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما لا يعرف الجندي كيف يركب بندقيته |
Karısı silahı temizlerken kendisini vurduğunu söyledi. | Open Subtitles | و زوجته قالت أنه كان ينظف بندقيته و لكن رصاصة اُطلقت على معدته |
Tek ihtiyacı olan, baltası ve silahı ile ormanda hayatını kendi elleriyle kazanması için bir fırsattı. | Open Subtitles | كل ما كان يحتاج إليه هو فأسه و بندقيته و فرصة لكى يستخرج لقمة العيش من الغابات بيديه |
O anda, bana vurmak için tüfeği kaldırdı. Tereddüt ettiğini gördüm. | TED | رفع بندقيته في تلك اللحظة ليضربني، لكني رأيت أنه كان مترددًا. |
Sokağın karşısında, ahırın orada. Birinin bize silah tuttuğunu gördü. | Open Subtitles | عبر الشارع نحو الاسطبل لأنه شاهد رجلا يوجه بندقيته نحونا |
Sonrasında, tüfeğini silah deposuna teslim eder ve tüfekle işinin bittiğine inanır. | Open Subtitles | و بعد ذلك أعاد بندقيته للجيش و اعتقد أنه انتهى من البندقية |
Vücutları batı yakasında bir odaya yığdıktan sonra tüfeğini ağzına dayayıp intihar etti. | Open Subtitles | كدس جثثهم بنظام فى حجره فى الجناح الغربى.. و بعد ذلك وضع ماسورتى بندقيته فى فمه |
Bir adam yıllarca tüfeğini ateşler ve savaşa gider. | Open Subtitles | رجل يطلق النار من بندقيته لسنوات عدة و يذهب للحرب |
Piyonuna söyle, tüfeğini yedirmemem için iki saniyesi var. | Open Subtitles | قل لهذا المغفل أن أمامه ثانيتين قبل أن أجعله يأكل بندقيته |
Bu, suikastçının silahını ateşleyerek pistte paniğe neden olduğu an. | Open Subtitles | فىتلكاللحظهاطلققاتل النارمن بندقيته ليسبب الذعر على المدرج |
Tüm müşterileri tokatladı, sağa sola silahını salladı. | Open Subtitles | يصفع كلّ الزبائن و ملوّحا بندقيته من حوله |
silahını yere atıp bir Seattle meyhanesine gitti. | Open Subtitles | لقد ترك بندقيته فى الشاحنه وذهب الى صالون سياتل |
Eğer Jack'in silahı olmazsa, nasıl buradan gidebiliriz? | Open Subtitles | كيف يمكننا الخروج من هُنا إذا كان جاك ليس معه بندقيته ؟ |
Bu yüzden şerif hala hayatta ve silahı bu yüzden kayıp. | Open Subtitles | أعتقد لهذا مدير الشرطة ما زال حيّة ولماذا بندقيته مفقودة. |
Öyleyse, cinsel ilişkiye girdikten kısa süre sonra kendi silahı ile vurulan biri var elimizde | Open Subtitles | الآن، حصلنا على الرجل الذي قتل مع بندقيته الخاصة قريبا بعد ممارسة الجنس. |
tüfeği yok, yiyecek bulmaya gitmiş olmalı. | Open Subtitles | ، بندقيته غير موجوده لابد أنه ذهب للبحث عن طعام |
Bir tavşanın peşinden koşarken ayağı takıldı ve tüfeği ateş aldı. | Open Subtitles | كان يلاحق أرنباً، فتعثر واطلقت بندقيته رصاصةً |
Birkaç Alman hıyarı silahının dipçiği ile mağaranın duvarlarını yoklayacaktır. | Open Subtitles | هناك أحمق ألماني سيضرب على جانب هذا الكهف بمؤخرة بندقيته |