"بنفس القدر" - Translation from Arabic to Turkish

    • eşit
        
    • kadar çok
        
    Ve bir saniyenin 0.2'sinde siz hiçbir şey yapmadan sizi gıdıklayan robot için eşit gıdıklayıcılıkta oluyor. TED وعند بلوغنا 0.2 من الثانية، فانها تدغدغ بنفس القدر الذي يقوم روبوت بدغدغتك من دون أن تقوم بأي شيء.
    Doğum ya da yaşamın neşe dolu, harika, can alıcı kısımları ve ölüm ya da kurtulmak istediğimiz şeylerin eşit olarak karşımıza çıktığı söylenir. TED الميلاد، الجزء الحيوي الأجمل في الحياة، الموت، هذه الأشياء التي نريد أن نتخلص منها، يُقال أننا نواجهها بنفس القدر.
    Bugün hâlâ, Arap erkekleri eve eşit şekilde katkıda bulunmaz. TED حتى اليوم، لا يعتبر الرجل العربي مساهماً بنفس القدر في المنزل.
    Fakat bu kutlamayla ilerleme için arayış, sevgi ve şefkat için kapasitemiz, eşit olarak kendini ortaya çıkarmak zorunda, kendini ortaya çıkarmak zorunda, TED ولكن ضمن هذا الإحتفال السعي لتنمية قدرتنا على الحب والرحمة ينبغي أن يفرض ذاته تماماً بنفس القدر.
    Bu örüntüleri keşfetmek ne kadar çok eğlenceliyse, neden doğru olduklarını anlamakta, bir o kadar tatmin edici. TED الآن، والذي بنفس القدر من المتعة هو أن نكتشف تلك الأنماط، إنه غاية في الرضا أن نفهم لماذا هى صحيحة.
    Burada sevdiği şey, bu platformun hayran olduğu gerçek yazarlarla eşit düzlemde olmasını sağlamasıydı. TED وما أحبه بشأنها هو شعوره بأنها المكان الذي يمكنه فيه أن يتصدر ويسبق، بنفس القدر الكتاب الجيدون الذين يعجبونه بشدة.
    Regina eşit derecede parlak ama aktifti. TED رجينا كانت رائعة بنفس القدر غير أنها نشيطة
    Ekibimin yaptığı işin etkili olduğunu bilsem de tepkilerin eşit derecede güçlü olmasını beklemiyordum. TED وبينما كنت أعلم أن الجهد الذي قام به فريقي كان جبارًا، لم أكن أتوقع أن يكون رد الفعل بنفس القدر من القوة.
    Asla. Daima ama daima katlanılmayacak şekilde hepimize eşit davranırdı. TED أبداً، كان دائماً، دائماً يعامل كل منا، تعلمون، بنفس القدر بشكل لا يطاق خلال الدرس.
    Seni eşit miktarda özlüyorum ve delicesine seviyorum yine bir araya gelmek için can atıyorum. Open Subtitles .. أفتقدك وأعشقك بنفس القدر .. .. وأشتاق إلى اليوم الذي سيجمعنا معاً ..
    Evet, şu Cynthia'ya da eşit davranıp onu-- Open Subtitles نعم ينبغي أن تتعامل مع سينثيا بنفس القدر للفوز
    Hem vurgulu hem de eşit ölçüde. Open Subtitles وإنّي صادق في أسفي وشكري على نحوٍ أكيد بنفس القدر
    ama eşit derecede önemli olan, aldığı daha keskin ve renkli görüntüleri işlemek için görsel korteksin genişlemesiyle, gözün evrimine eşlik eden beynin evrimiydi. TED ولكن بنفس القدر من الأهمية كان تطور المرافق من الدماغ، مع توسعها في القشرة البصرية لمعالجة أكثر وضوحًا وتلقي صور أكثر تلوينًا
    Başka bir deyişle, benim liderlik ettiğim ve diğerlerinin takip ettiği bir otokrasi değil ve herkesin bakış açısının eşit değer gördüğü bir demokrasi değil ancak en iyi fikirlerin kazandığı bir meritokrasi kurmak istedim. TED بعبارات أخرى، فليس هذا حكم الفرد حيث أقود والآخرون يتبعون فقط ولا هي ديمقراطية يتم فيها تقدير وجهات نظر الجميع بنفس القدر. بل أردت تأسيس مفهموم الجدارة بحيث لا ينجح إلا أفضل الأفكار.
    Dünya hepimiz eşit derecede riske açıkmışız gibi görünen bir virüsle karşı karşıya. TED يواجه العالم فيروس يهددنا بنفس القدر.
    ...eşit derecede suçludur, ve eşit bir şekilde cezalandırılacaktır. Open Subtitles هو مذنب بنفس القدر, وسيتلقى العقاب ذاته
    Ben üç çocuğumu da eşit severim. Open Subtitles ‫أحب أولادي الثلاثة ‫كلهم بنفس القدر
    Tamam, ikiniz de eşit derecede iyi ve yakışıklısınız. Open Subtitles جسنا، أنتما جيدان ووسيمان بنفس القدر
    Katil olmuş olsaydın seni bu kadar çok sevemezdim. Open Subtitles لن أتمكّن من حبّك بنفس القدر إن كنت كذلك.
    Babalarının onları da o kadar çok sevdiğini anlattım. Open Subtitles أخبرتهما أن والدهما أحبهما بنفس القدر
    Çünkü birini bu kadar çok sevmiş olsaydım, Open Subtitles لأنني لو احب أي شخص بنفس القدر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more