Ben daha çok arazi adamıyım; üzerimde beyaz önlüğümle laboratuvarda saatlerimi geçirdiğim zaman, panik atak geçirip oradan kaçmaya çalışıyorum. | TED | في حين انني شخص ميداني أُصاب بنوبات هلع اذا امضيت ساعات كثيرة في المُختبر مرتديا الرداء الابيض-- أخرجوني من هنا |
Sende panik atak var, kanser değil. | Open Subtitles | انت مريض بنوبات من الذعر وليس بالمرض الخبيث |
Bu Henry, sevimli bir erkek çocuğu, Henry üç yaşındayken annesi onu febril Nöbet geçirirken buldu. | TED | هذا هو هنري، ولد لطيف، وعندما كان هنري في الثالثة من عمره، لاحظت أمه إصابته بنوبات حموية. |
Birkez daha Nöbet geçirir. Çoklu nöbetler beyne ciddi hasarlar verebilir. | Open Subtitles | سيصاب بنوبات أشد النوبات المتعددة تضر بالمخ |
Çocuklarımız diş dökmeyi bitirir bitirmez öfke nöbetleri geçiriyorlar. | TED | صار أطفالنا يصابون بنوبات غضب، مباشرة بعد ظهور أسنانهم. |
Halüsinasyonları yalnızca geceleri ortaya çıkıyor, bu yüzden gece nöbeti tutacağız. | Open Subtitles | هذيانها يأتي فقط في الليل , لذا سنقوم بنوبات طوال الليل |
Doc dün gece kriz geçirdi. | Open Subtitles | أصيب (دوك) بنوبات البارحة |
Artık ısındığınıza göre daha zorlu bir örnek deneyelim: aspirinin kalp krizi riski üzerindeki etkisi hakkında bir çalışma. | TED | والآن وقد قمت بالإحماء، فلنجرّب مثالاً أصعب: دراسة حول مفعول الأسبيرين في تقليص خطر الإصابة بنوبات قلبية. |
Ara sıra patolojide mesai yapıyor. | Open Subtitles | تقوم بنوبات متفرقة كأخصائية لعلم الأمراض |
Psikozun esas nedeni olan krizleri kontrol altına alabilirdi. | Open Subtitles | إنه يتحكم بنوبات الصرع التي هي مصدر الذهان العصبي |
Önceden de nöbetlerim oldu. | Open Subtitles | أصبت بنوبات من قبل |
Ne sorunu? Panik atak geçiriyor. Otelden ayrılamıyor. | Open Subtitles | إنه يصاب بنوبات هلع, و لا يستطيع مغادرة الفندق |
Bir sürü insan panik atak geçiriyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يصابون بنوبات هلع |
Ne zamandan beri panik atak geçiriyorsun? | Open Subtitles | منذ متى و أنتِ تحظين بنوبات الهلع هذه؟ |
Nöbet geçiremeyen yürüme bozukluğu olan bir hastamız var. - Hayır, dur. | Open Subtitles | لدينا مريض مع اعتلال في مشيه لا يستطيع ان يصاب بنوبات |
Karaciğer sorunları olan birine bunu uygularsak ya Nöbet geçirir ya da daha kötüsü olur. | Open Subtitles | ان اعطينا ذلك لشخص لديه مشاكل بالكبد قد يصاب بنوبات او ما هو أسوء |
Zaman zaman Nöbet geçiriyor, kendini aşırı zorladığı zamanlar. | Open Subtitles | تصابُ بنوبات مرضية من حين لآخر عندما تبالغُ بإجهاد نفسها. |
İkimiz de daha önce hiç yaşamadığımız tekrarlanan hipotermi nöbetleri geçirdik ve gerçekten çok güçten düşürücüydü. | TED | كلانا أصبنا بنوبات متكررة من انخفاض الحرارة، شيء لم أمر به من قبل وكان هذا متواضعا في الواقع. |
Evsizin birinin beni soymaya yeltenmeyeceği bir gün geçse, böyle kaygı nöbetleri geçiriyorum anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنا أُصاب بنوبات القلق عندما لا يتم سرقتي من قِبل شخص شريد يوميّاً، تفمُني ؟ |
- ...kasılma nöbetleri. - Ne demek istediğini anladık. | Open Subtitles | ـ نوبات إغماء متبوعة بنوبات مرضية ـ فهمنا ذلك |
Sara nöbeti geçiren hasta senin. | Open Subtitles | أنت مكلف برعاية المريض المصاب بنوبات ضحك لا إرادية |
Öyle görünüyor ki bizim gibi insanların öfke nöbeti geçirmemesi gerekiyor. | Open Subtitles | يبدو أن الناس مثلنـا يجب أن لاتلقي بنوبات الغضب |
Doc dün gece kriz geçirdi. | Open Subtitles | أصيب (دوك) بنوبات البارحة |
Bu duruma göre bu başlıkta yanlış olan ne: "Aspirin kalp krizi riskini azaltabilir" Çalışma, katılımcılar erkek olduğu için aspirinin erkeklerde kalp krizlerini azalttığına dair kanıtlar göstermektedir. | TED | بناءً على الموقف السابق، ما الخطأ الموجود في هذا العنوان؟ "الأسبيرين يمكن أن يقلل من خطر الإصابة بنوبات قلبية" في هذه الحالة، تُقدم الدراسة أدلّة على أن الأسبيرين يقلل من النوبات القلبية للرجال لأنّ جميع المشاركين كانوا رجالاً. |
Polislerin yarısına 24 saat mesai düşüyor. | Open Subtitles | نصف القوة تقوم بنوبات على مدار الـ 24 ساعة |
Çünkü hem babam hem de büyükbabam kalp krizleri geçirmişti. | Open Subtitles | لأن كلاً مِن أبي وجدّي أُصيبا بنوبات قلب. |
Önceden de nöbetlerim oldu. | Open Subtitles | أصبت بنوبات من قبل |