"بهوس" - Translation from Arabic to Turkish

• takıntılı
• Saplantılı

Phil, bâzı insanlar gibi takıntılı şekilde onu aramayacak.
لذا لن يبحث عنه فيل بهوس كبعض الناس.

Bu laflar bütün yılını sarhoş geçiren, takıntılı intikam duygusunu her geri zekalıyı dava ederek çözmeye çalışan bakış açımızı kapatan adamdan mı geliyor?
اهذا كلام صادر من الرجل الذي امضى العام كله ثملا ... يعمل على انتقامه بهوس في كل معتوه يرتدي بذلة الامر الذي جعلنا نتخطى خط رؤيتنا ؟

Matrakbot şovuna başladığında, milleti vajina takıntılı İspanyollar'dan Sandra Bullock'a kadar konularla yardı geçirdi, sonra da insanların suratlarına ve göğüslerine ateş etmeye başladı.
عندما افتتح (فانيبوت) مونولوجه، بانتقاد لاذع للجميع، مروراً بهوس اللاتينيين بالمهبل، إلى (ساندرا بولوك)،

Son bir saati, eski erkek arkadaşına Saplantılı olarak geçirdin, onun eski bir mahkum ve büyük ihtimalle de komşuları boğazlıyor olmasına rağmen.
قضيتي الساعة الماضية تتحدثين بهوس عن عشيقك السابق رغم أنه مجرم سابق و الذي خنق جارتك على الأرجح

Ama yayıncım son birkaç hafta garip mektuplar aldığımızı söyledi. Saplantılı insanlar yazmış.
لكن في الأسابيع الأخيرة، ناشرتي أخبرتني أننا تلقينا بعض الرسائل الغريبة، بهوس يفوق المعقول.

Saplantılı olarak rekabet olarak gördüğü insanları takip ediyor.
إنه يسعى بهوس وراء أشخاص يراهم منافسين له

Belki de Claudia'nın sana takıntılı olduğunu bilen birisidir.
ربما أحد يعلم بهوس (كلوديا) بك.

Deri yoluyla kana emildiğinde biraz maruz kalmak kafa karışıklığı ve halüsinasyonlara neden olabilir ama sürekli ve Saplantılı temas delilik ve ölümle sonuçlanabilir.
إمتصاصه في الدم عبر الجلد والتعرض لنسبة صغيرة منه يمكن أن يؤدي إلى الإصابة بالإضطراب والهلوسة لكن الإستمرار، والاتصال بهوس يُمكن أن ينتهي بالجنون والموت

Gelecek ''siz'' tamamen ve büsbütün, Saplantılı bir şekilde kendisini seven bir dünya ihtimaline inandırılan yaşlanan bir film yıldızı gibi olmak zorundasınız.
المستقبل "أنت" ينبغي أن يكون مثل نجم سينمائي مسن الذي صنع اعتقاداً بأن هناك إمكانية لوجود عالم، والذي هو تماماً، كلياً، واقع بهوس في حب ذاته.