"به ليس" - Translation from Arabic to Turkish

    • değil
        
    Şüpheli bir suçluyu yanlış tanımlamak gülünç bir mesele veya sivil özgürlükleri ihlal değil. TED لكن عدم تحديد مجرماً مشتبهاً به ليس أمراً مضحكاً، ولا انتهاكاً للحريات المدنية.
    insan, iki ayaklı yürüme, yaptığınız böyle kas kullanarak ayağınızı kaldırıp, robot gibi yürüme değil. TED كبشر نسير منتصبي القامة فالذي نقوم به ليس إستخدام عضلاتنا لكي نرفع رجلنا اليسرى ونسير مثل الرجل الآلي , صحيح ؟
    Sizin benim gibi insanlar için muazzam bir reçeteli ilaç pazarı var ki eğer düşünürseniz hiç mantıklı değil, çünkü biz bu ilaçları alamayız. TED هناك تسويق ضخم لوصفات الأدوية تستهدف أشخاص مثلكم ومثلي، والذي إن فكرتم به ليس له أي معنى أبداً، بما أننا لانستطيع شرائها بلا وصفة.
    Ondan sonra sadece gözlemleri değil yaşadığımı yazmaya başladım. Open Subtitles بعد ذلك أكتب ما شعرت به. ليس فقط ما لاحظته.
    Mantıklı biri olduğumu bilirsin. Ama söyleyeceklerim hiç de mantıklı değil. Open Subtitles أنت تعلم أننى دائما رجل منطقى لكن ما أود أبلاغك به ليس منطقيا بالمره
    Çoğu insan renk körüdür. Bu o kadar önemli değil. Open Subtitles الكثير من الناس مصابون به ليس بالأمر الكبير
    Kraliçenin gardırobu olabilir ama söylediğiniz miktarda bir takas için yeterli değil. Open Subtitles في جناح ملابس الملكة، ربما لكن ليس بكافي لتقايض به. ليس بالقدر الذي تتحدث عنه.
    Söylediğin sadece yanlış değil. Open Subtitles ايدي ، ليس فقط ان الذي تتكلم به ليس صحيح
    Ne hissettiğim önemli değil. Önemli olan sadece o. Open Subtitles ما أشعر به ليس مهماً فقط هي من يهمنا أمرها
    Bir hastam var ve kaldığı yer güvenli değil bu yüzden onu buraya getireceğim, bir süreliğine. Open Subtitles لديّ مريض جديد و المكان الذي يقيم به ليس آمناً ، لذا سأجلبه ليقيم معنا لفترة قصيرة
    İçinde iyilik olması yeterli değil. Neden o iyilik onun dışına da yansıdığı zaman tekrar gelmiyorsunuz? Open Subtitles الخير به ليس كافياً ، لم لا تعود عندما يكون خارجه ، موافق ؟
    Bilmeni istiyorum ki şu anda yaşadıkların... düşündüğün gibi sapkın ve farklı değil. Open Subtitles إنّما أريدك أن تعرف أنّ ما تمرّ به ليس غريباً أو منحرفاً كما تظنّ
    Burada her şey bana onu hatırlatıyor sadece burada büyüdüğü için değil. Open Subtitles كل شيء هنا يذكرني به ليس فقط لأنه نشأ وترعرع هنا
    Amaç Carrie Louise'i zehirlemek değil, sizin bulmanızı sağlamak. Open Subtitles المقصود به ليس كاري لويس ولكن من أجلك أنت وزملائك لكي تكتشفوه
    Ama torunumun da benim yaşadıklarımı yaşamasına izin veremem Yardım edemeyeceğimden değil. Open Subtitles لكن أنا لن أدع حفيدتي تمر بما مررت به. ليس إذا تمكنت مِن المُساعده.
    Bildiğimiz kadarıyla hissettiklerin hiçbir manipülasyona bağlı değil ama bundan ötesi için yorum yapamam. Open Subtitles من ما نعرفه الآن، ما تشعر به ليس بسبب أي شكل من أشكال التلاعب، غير ذلك لا يوجد لدى تعليق
    Sadece arkadaş olarak güvendiğin biri değil ruhen de bağlı olduğun biri olmalı. Open Subtitles شخص تثق به ليس فقط كصديق لكن بكل احاسيسك اتصال روحي
    Aradığınız numara hizmeti değil, tekrar deneyin veya daha sonra çağrı Open Subtitles الرقم الذي تحاول الأتصال به ليس في الخدمة حاول مرة أخرى أو إتصل لاحقاً
    Bu hiç hoş değil ve yediğin yemeğin parasını almam gerekiyor. Open Subtitles لكن، ماتقوم به ليس جيداً وعليك أن تدفع ثمن طعامُك
    Önemli olan onları neden gördüğüm değil, öğrenmek istediğim şey benden ne istedikleri.. Open Subtitles ما أهتمُ به ليس لماذا أقوم برؤيتهم ما أريدُ معرفته هو

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more