Donuyor ve açlıktan ölüyorlardı ve cephaneleri bitiyordu ama orayı tutmaları gerektiğini biliyorlardı. | Open Subtitles | يتجمدون بردا ويعانون من الجوع , ونفاذ الذخيرة . ولكنهم ادركوا بوجوب الاحتفاظ بهذه الارض |
Bunu kimsenin öğrenmemesi gerektiğini hatırlatmama gerek yoktur sanırım? | Open Subtitles | و لا حاجة لتذكيرك بوجوب عدم معرفة أحدٍ لذلك. |
İşime mâl olsa bile gerçeği söylemem gerektiğini hissediyorum. | Open Subtitles | حتى لو كان الأمر سيكلفني وظيفتي أشعر بوجوب أخبارك بالحقيقة |
Kongre Üyesi bunun tüm yönleriyle geçersiz olması gerektiğini söyleyerek doğruyu söylemiştir. | Open Subtitles | إن عضوة الكونغرس محقة بقولها بوجوب تجريم جميع أشكاله |
O pantolonları iade etmemiz gerektiğini onu söylemelisin. | Open Subtitles | عليك أن تخبرها بوجوب إرجاعها لهذه السراويل |
"Neden gitmen gerektiğini hissettiğini anlıyorum. "İnan bana, senin utanacak hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | "أتفهّم سبب شعوركِ بوجوب الرحيل، وصدّقيني، لا يوجد ما تخجلي منه" |
Yaptığım şey adamın Tommy Bucks'ı öldürme şeklim yüzünden peşime düşmen gerektiğini hissetmeni anlıyorum. | Open Subtitles | ما فعلته .. بطريق قتلي لزعيمك " تومي بكس " أفهم أنك تشعر بوجوب ملاحقتي |
Sanki daha önce oradaymışım gibi, sanki orada bir şey bulmam gerektiğini biliyormuşum gibi. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic}،وكأنّني كنتُ هناك فيما سبق وعرفتُ يقينًا بوجوب تقصّي أمرٍ ما. |
Bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت بوجوب إعلامك. |
Sadece 5 dakikanızı Wayne ile geçirdiniz ve gelmiş bana onun taburcu olması gerektiğini mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | قضيتما مع (واين) خمسة دقائق، وتخبراني الآن بوجوب خروجه من المصحة؟ |
Dan, Bay Barnes, hoşgörüsüz bir şekilde Matthew'e, ikinizden birinin imzası gerektiğini açıkça belli etmiş. | Open Subtitles | (دان) ، السيد (بارنس) (أكدّ بأنه أوضح إلى (ماثيو بوجوب توقيع هذه الوثيقة من أحدكم على الأقل |
- Söylemem gerektiğini düşünmedim çünkü! | Open Subtitles | لأني لم أعتقد بوجوب ذلك! |
Aynı zamanda da Thea'dan ayrılmam gerektiğini söylediği gibi. | Open Subtitles | مثلما أملى بوجوب انفضالي عن (ثيا)... |