Ve ben ona öyle yaklaşıyorum ki, belki de yüzüyle aramda 5 santim mesafe var ancak o bana karşı gayet kayıtsız. | TED | وأنا أقترب منها كثيرا حتى أني ربما كنت على مقربة من وجهها بمسافة بوصتين, وهي غير واعية مطلقا بوجودي. |
Eskiden aslan kafesinin en alt demiri boyumu 5 santim geçiyordu. | Open Subtitles | عندما وجدت أمامي القضيب المكسور لقفص الأسد على بعد بوصتين من رأسي |
Ve en fazla hızın saniyede 12 santim olmalı. | Open Subtitles | يخنقك سوف النيوبرين لان القصوى السرعة تكون ان يجب الحالتين، اى فى الثانية فى بوصتين ذلك من اكبر سرعة اى |
Eğer bileğinizi titreşim kullanarak kucağınızdan 5 cm yukarı kaldırmak istersem bunu yapmanızı nasıl söylerim? | TED | إذا أردت منكم رفع معاصمكم بوصتين عن أحضانكم، باستخدام الاهتزاز، كيف أقول لكم أن تفعلوا ذلك؟ |
Rekor sahibi sadece 6 santimetre boyundaydı ve küçük midesinde 84 parça bulunuyordu. | TED | ساحب الرقم القياسي، فقط بطول بوصتين ونصف كان لديا 84 قطعة في معدتها الصغيرة |
Söyleyin, 5 cm. lik bir kurşun levha aynı işi görür mü? | Open Subtitles | قل لي، هل لصفائح رصاص بسماكة بوصتين أن تفي بالغرض؟ |
Bize bir kontrplak ve üzerine birkaç santimlik hızlı kuruyan çimento lazım. | Open Subtitles | كل ما نحتاج هو قطعة خشب رقيقة و بوصتين من الخرسانة سريعة الجفاف |
Namlu yedi buçuk santim kadar uzakmış. | Open Subtitles | لابد أن فوهة السلاح كانت على بعد بوصتين أو ثلاثة من الجرح |
O kurşun iki santim daha sola gelseydi eğer... | Open Subtitles | لو كانت تلك الرصاصة انحرفت بوصتين إلى اليسار |
Olduğunu düşündüğün yerin beş santim daha uzağında. | Open Subtitles | فهو يقع في حوالي بوصتين من حيث انت تظن انها غير. |
Oh, Tanrım, çenem beş santim falan sola kaydı. | Open Subtitles | يا للهول, فكي السفلي زاد بوصتين من اليسار |
Uçlar arası mesafe düzensiz ve yaklaşık 5 santim uzaklıkta. | Open Subtitles | المسافة بين القمم غير منتظمة ومنفصلة بحوالي بوصتين |
Kamptan döndüğünde muhtemelen beş santim daha uzun olur. | Open Subtitles | هو ربما سوف يكون اطول بمقدار بوصتين عندما يعود من المخيم |
Başkan kesme işlemini yapacak gönüllünün -ki o sen oluyorsun- göğüs kafesinin beş santim altında bulunuyor. | Open Subtitles | على الرئيس أن يقوم بإجراء شقّ بمقدار بوصتين تحت القفص الصدري للمتطوّع، وهو أنت.. |
Düşünüyorum da, 5 cm kaldırmam gerek eğer 30'a 9,5lik bir setle gitmek istiyorsam. | Open Subtitles | أظنني سأحتاج لمصعد بطول بوصتين إن كنت سأشتري سيارة جديدة |
5 santimetre kalınlığında darbeye dayanıklı basınca duyarlı 7 haneli kodlu alarmı olan bir cam. | Open Subtitles | الزجاج بسمك بوصتين مضاد للرصاص مزود بإنذار ضد اللمس له شفرة من 7 أرقام |
5 santimetre kalınlığında darbeye dayanıklı basınca duyarlı 7 haneli kodlu alarmı olan bir cam. | Open Subtitles | الزجاج بسمك بوصتين مضاد للرصاص مزود بإنذار ضد اللمس له شفرة من 7 أرقام |
Lastik dövüş tarzı kavrama. Sabit ön nişan, 2-inch'lik namlu. | Open Subtitles | قبضات طراز معركة مطاطية، مؤخّرة ثابتة , مشاهد تعلية الأمامية، برميل بوصتين. |
Orada günlerce yalnız başına kaldın. Beş santimlik kan gölünün içinde, aç ve perişan bir hâlde. | Open Subtitles | لقد تُركتَ هناك لأيام، تتضوّر جوعاً، مضرّجاً بدم بسماكة بوصتين |
ESPYs 'e bir saat öncesindeyiz. ve düşündü ki, iki inç uzunluğunda topuklu almak zorunda fakat aslında 3 inç topuklu satın aldı. | TED | قبل ساعة من توزيع جوائز الحفل واعتقدت انها اشترت حذاء بكعب ذا ارتفاع بوصتين ولكنا اشترت حذاء ذا كعب بارتفاع 3 بوصات |