"بوضوح أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • açıkça
        
    • olduğunu açık
        
    Ama açıkça birileri sizi destekliyor hassas, tam olarak sınıflandırılmış bilgi.... Open Subtitles لكن يبدو بوضوح أن هناك من يمدك بالكثير من المعلومات الحساسة
    Bir kadının erkek işi yapmaması gerektiğini açıkça belirttiler. TED أعلنوها بوضوح أن المرأة لا يمكن أن تتخذ عمل الرجل.
    Fakat elbette dram şudur ki, açıkça gösteriyor küçük değişim bir seçenek değil. TED و لكن بالطبع، دراما الموقف تظهر بوضوح أن التغيير التدريجي ليس بخيار.
    açıkça özel birilerinin hayatımda olduğunu görmek hoşuma gidiyordu. Open Subtitles أحب أن أرى بوضوح أن شخصاً رائعاً في حياتي
    Topladığım tüm bu nitel kanıtlarla düşük gelirli Çin halkı içinde büyük bir değişimin olmak üzere olduğunu açık bir şekilde görmeye başlıyordum. TED من خلال نوعية الأدلة تلك التي كنت أجمعها، بدأت ألاحظ بوضوح أن تغيرًا كبيرًا كان على وشك الحدوث بين الصينيين ذوي الدخل المنخفض.
    Reed Hastings burada. O anın önemli bir an olduğunu açık olarak görmüştü, bu bir dönüm noktasıydı, bununla ilgili olarak birşeyler yapabilirdi. TED ها هنا ريد هاستينغز. لقد رأى بوضوح أن تلك هي اللحظة، كانت تلك هي نقطة الإنعطاف، ويمكنه فعل شئ حيالها.
    açıkça şöyle yazıyor: "Amerikan hükümeti ağır veya tekrarlanmış suçlarda vizenizi iptal edebilir." Open Subtitles إنه مكتوب بوضوح أن الإدارة الأمريكيه يمكن أن تلغي التأشيرة في حالة إرتكاب جريمة خطيرة أو متكررة
    Ki söz vermeyi açıkça reddettiğine göre, önce kesip, değerleri sonra tartışacağına inanıyorum. Open Subtitles منذ أن رفضتِ بوضوح أن تعطي وعدكِ وثقت بكِ ألا تهتمّي بالقصّ أولاً وتناقشي الإستحقاقات لاحقاً
    açıkça görebildiğin gibi, sağ memem sol mememden çok daha yukarıda. Open Subtitles كما ترين بوضوح أن ثديي الأيمن أعلى من ثديي الأيسر،
    açıkça görülen o ki, fark beslenmedeydi. Open Subtitles و ما تم معرفته بوضوح أن نوع الغذاء كان هو الفارق.
    Bizim 2010 anlaşmamız açıkça gösteriyor ki ördek havuzu benim alanım. Open Subtitles مُعاهدتنالِعام2010تنص بوضوح.. أن بِركة البط من نِطاقي.
    Bu tipik Nazi mazereti dünyada işlenmiş en büyük kötülüklerin önemsiz insanlar tarafından gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koyuyor. Open Subtitles ..هذه الأعذار النازية المكررة تُرينا بوضوح أن أعظم الشرور في العالم
    Telesekreter mesajı açıkça gösteriyor ki katil intikam peşindeymiş. Open Subtitles البريد الصوتي يشير بوضوح أن القاتل كان يسعى للإنتقام.
    Bu, şok edici görünebilir ama bir davranış açıkça göstermektedir ki en başarılı katiller her durumda, maksimum avantaj sağlayanlardır. Open Subtitles ،قد يبدو الأمر صادمًا لكنه سلوك يُظهر بوضوح أن أنجح القتلة
    Carlton, O kadın açıkça belli ki aranıza biraz mesafe koymaya çalışıyor. Open Subtitles كارلتون, المراة تحاول بوضوح أن تضع مسافة بينكما
    Darbedeler açıkça 2 elle yapılmış. Open Subtitles الكدمات كانت تشير بوضوح أن الضرب كان بكلتا اليدين.
    Aslında evin mülkiyetini bankanın devralmasını açıkça beyan etmiş. Open Subtitles في الحقيقة, هي أشارت بوضوح أن البنك كان ليتولّى ملكية المنزل
    Rakamlar açıkça üst düzey din adamlarının da buna karıştığını gösteriyor. Open Subtitles ولكن تشير الأرقام بوضوح أن هناك كبارُ رجلُ دينٍ متورطون.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more