Ama ne zamanki işine gelmemeye başladı hemen sözünü unuttun. | Open Subtitles | ولكنكِ لم تفي بوعدك باقرب فرصه لم يؤاتك بها الوضع |
Benim için uzun bir zaman. Ama sonunda sözünü tutup bana yemek pişirebildiğine sevindim. | Open Subtitles | بالنسبة لي، مدة طويلة جدًا و لكنني سعيد أنك في النهاية قمت بالوفاء بوعدك |
sözünü tuttun ama ateş nöbetini yerine getirmedin! | Open Subtitles | لم تخلف بوعدك لكن اخلفت في ابقاء النار مشتعله |
Peki o zaman. Evlendiğiniz zaman bana verdiğin sözü tutup restoranımı alacaksın, değil mi? | Open Subtitles | بعدما تتزوجان، ستفي بوعدك لي وتشتري لي المطعم |
Londra'ya gittiğimizde sözünüzü tutacaksınız değil mi efendim? | Open Subtitles | ستفى بوعدك عندما نصل إلى لندن, أليس كذلك, سيدى؟ |
Bu saatten sonra Sözüne güvenebilmemin imkânı yok. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة لاثق بوعدك بهذا الخصوص |
sözünü tuttun ama ateş nöbetini yerine getirmedin! | Open Subtitles | لم تخلف بوعدك لكن اخلفت في ابقاء النار مشتعله |
Tamam mı? İçişleri'nin peşini bırakacağının sözünü verecekler. | Open Subtitles | سيقوموا بوعدك بالحمايه من الشئون الداخليه |
Tamam, haydi iddiaya girelim. sözünü tutacaksın, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، دعنا نتراهن ، سوف تلتزم بوعدك ، صح؟ |
sözünü tutmaya hazır mısın, süt oğlan? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للإيفاء بوعدك أم ماذا، لقيطة؟ |
-Bir gececik sözünü tutamadın. | Open Subtitles | أنتِ لم تستطيعين الاحتفاظ بوعدك لليلة واحدة |
Benimle evlenme sözünü tutmanı bekliyorum. | Open Subtitles | وأنا انتظرك لتفي بوعدك وتتزوجني |
Aynı şekilde, sen de insanlara karşı sözünü tutmalısın. | Open Subtitles | و كذلك, أنت يجب أن تفي بوعدك للناس. |
Eğer sözünü tutmazsan, ünüm ve çalıştığım herşey, bir hiç olacak. Anlıyor musun? | Open Subtitles | اذا لم تفى بوعدك, سُمعتى ستتدمر أتفهم؟ |
Doktor, sözünü tutmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | تعرف دكتور ليس عليك الالتزام بوعدك |
Yani sözünü tuttun, dimi? | Open Subtitles | إذاً ، لقد وفيت بوعدك لي ، ها ؟ ا |
- sözünü tutana kadar unutmayasın diye. | Open Subtitles | هذا تذكير فقط حتّى توفي بوعدك جيّدا |
Dante, eğer bana verdiğin sözü bozduysan, sonsuza kadar lanetleneceğim. | Open Subtitles | دانتي,إن نكثّ بوعدك لي فسوف 'ألعن إلى الأبد |
Ama bunu atlattığımızda, verdiğin sözü tutmanı istiyorum. | Open Subtitles | لكن عندما ينقضي هذا الأمر سألزمك بوعدك لي. |
Onu sözünüzü tutmayarak siz öldürdünüz. | Open Subtitles | كلا كلا، أنت قتلته لأنك لم تستطع الوفاء بوعدك |
Çarpmam Sözüne güveniyorum. | Open Subtitles | سأترقّب إيفائك بوعدك بعدم تطحيمها. |
İnsan bu durumda verdiğin sözü tutmaya niyetin olmadığı yönünde düşüncelere kapılıyor. | Open Subtitles | مما قد يعتقد البعض انك لن توفِ بوعدك |