| Yardımcı Hawes, Anna'nın annesini bulmak için verdiği sözü tutmuş. | Open Subtitles | وفى النائب هوز بوعده بخصوص العثور على والدة آنا |
| Eğer ölürse, seni öldürmek için verdiği sözü tutamaz, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنه الوفاء بوعده بقتلك لو كان ميتاً، أليس كذلك؟ |
| Juan Seguin Alamo'ya dönüş sözünü tuttu. | Open Subtitles | جوان سيجوين أوفى بوعده فى العوده إلى الآلامو |
| Ve 22 yillik mükemmel evlilikleri boyunca Marshall sözünü tuttu. | Open Subtitles | وخلال الـ 22 عاماً من سنوات الزواج الرائعة مارشال وفى بوعده |
| Zoro sözünü tutmak için onu görmeye gitmiş. | Open Subtitles | زورو ) أراد أن يفي بوعده ، لذا ذهب ) ! لمقابلة ذلك الشخص لا شك في ذلك |
| Beni video klipte oynatacağını söylemişti ama sözünü tutmadı. | Open Subtitles | -الأغاني المصورة استمر يخبرني أنه سيضعني في واحدة لكنه لم يفي بوعده قط |
| Sanırım sözünün eri bir adammış. | Open Subtitles | اعتقد انه احتفظ بوعده |
| İlk aşkına verdiği sözü yerine getirmek istedi. | Open Subtitles | أراد أن يفي بوعده الذي قطعه .لحٌبه الأول |
| Bu nedenle de Şef, Kryptograf'a verdiği sözü tutmak zorunda. | Open Subtitles | " لذلك يجب علي الزعيم أن يفي بوعده ل " كريبوتجراف |
| John verdiği sözü tam anlamıyla yerine getirmedi, değil mi? | Open Subtitles | يبدو بأن جون لم يحتفظ بوعده من الصفقه |
| Korkarım ki Polonya kıralı verdiği sözü tutmayacak. | Open Subtitles | أخشى أن لا يفي ملك بولندا بوعده |
| Bana verdiği sözü tutmadı. | Open Subtitles | انا منزعج لانه اخلف بوعده لي |
| Yıllar süren şiddetli travma ötesi stresten sonra Louie sözünü tuttu. | Open Subtitles | بعد أن عانى سنوات من اضطراب ما بعد الصدمة، وفى لويس بوعده بعبادة ربه، قرار قد وعد به ربه في حال إنقاذه لحياته. |
| Ray sözünü tuttu. Bir daha asla eroine el sürmedi. | Open Subtitles | وفي راي بوعده لم يلمس الهيروين ثانية |
| Armand sözünü tuttu. Hep tutar. | Open Subtitles | أرماند أوفى بوعده هو دائما كذلك |
| Knicks finallere kaldı, babam da sözünü tuttu. | Open Subtitles | وعندما فعلوا، لقد وفى بوعده |
| Bakın, sözünü tuttu. | Open Subtitles | أنظرى , لقد أحتفظ بوعده |
| Bu noktada, V'nin yapması gereken sadece sözünü tutmak olacak. | Open Subtitles | و في هذه المرحلة كل ما يحتاج (في) للقيام به هو الإيفاء بوعده |
| Ama, Hess sözünü tutmadı. | Open Subtitles | ولكن لم يفِ بوعده |
| Çok ciddiyim. Eminim, sözünün eri bir varlıktır. | Open Subtitles | أنا جاد جدا أنا واثق بوعده |