Ocak ayında California Berkeley Ünv. kütüphanesinde açılan Fernando Botero'nun resim sergisini gezdim. | TED | في يناير شاهدت لوحات لمعرض الفنان فيرناندو بوتيروس في مكتبة يو سي بيركيلي |
Bu araştırma 80'lerde özellikle Berkeley'deki bir grup tarafından, Judith Klinman, yürütülmüştür. | TED | هذا بحث تم إجراؤه في الثمانينات، بالتحديد بواسطة فريق من مدينة بيركيلي. |
Dan Millman ve Berkeley takımı, daha sonra ilk milli şampiyonluklarını kazandılar. | Open Subtitles | واصل دان ميليمان وفريق بيركيلي فيما بعد للحصول على اللقب الوطني الاول |
Bunu Berkeley'de yapıyorum demiştim ve şimdi aklınızdan şöyle geçebilir: "Berkeley, tabii ki bunu Berkeley'de yapabilirsin." | TED | وقد قلت أنني أفعل هذا في بيركيلي , وربما تفكرون ياه , بيركيلي , بالطبع تستطيعين عمل ذلك في بيركيلي |
Şu an Berkeley'de, tamamen taze gıdaya geçtik. | TED | الآن في بيركيلي , أصبحنا نتعامل كلياً مع المنتجات الطازجة |
Sen Berkeley'deyken bir Lisa Oberman yoktu. | Open Subtitles | ما كان هناك ليسا ابرمان عندما أنت كنت في بيركيلي |
Berkeley'e gittiğimi biliyor. Noah'yı tanıdığımı biliyor. | Open Subtitles | تعرف بأنّني ذهبت إلى بيركيلي تعرف بأنّني عرفت نوح |
Berkeley'de neler olduğunu kimsenin bilmesini istememiştir! | Open Subtitles | لا تريد أي شخص للمعرفة الذي حدث في بيركيلي |
Ben bunu yutmadım. Berkeley'de neler olduğunu bilen biri olmalı! | Open Subtitles | أنا لا أشتريه يجب أن يكون هناك شخص ما في بيركيلي الذي يعرف ما حدث |
Berkeley'den bir polis raporu yok. Salinas hakkında da bir şey yok. | Open Subtitles | لا شرطة تذكر من بيركيلي لا شيء على الإطلاق حول ساليناس |
Berkeley'de teorik fiziğin Sidney Leavitt profesörü Dr. Bernard Wachs. | Open Subtitles | و سيدني ليفيت أستاذ الفيزياء النظرية في بيركيلي الدّكتور بيرنارد واتشس |
Berkeley.Aman Tanrım, Orası senin gittiğin yer değil mi, baba? | Open Subtitles | بيركيلي ، يا الهى ألم تكن هناك يا أبى ؟ |
Berkeley'de ekstrem sporlar şampiyonasında yarışırken takmışlardı. | Open Subtitles | لقد حصلت عليه في بيركيلي أثناء منافسات ألعاب أكس حقا؟ |
Berkeley'de İngilizce ve senaryo yazarlığı dersleri veriyorum. | Open Subtitles | أُعلّمُ لغةَ خريجِ المستويةِ الإنجليزيةِ وكتابة سينمائية في بيركيلي. |
Berkeley'i aradım ve bilim departmanıyla konuştum ve konuyu bilen bir uzman buldum. | Open Subtitles | دَعوتُ بيركيلي وتَكلّمتُ مع قسم عِلْمِ، ووَجدَ خبيرَي الخاصَ. |
Bayanlar baylar, sıradaki yarışmacı Berkeley Üniversitesi'nden, Dan Millman. | Open Subtitles | التالي سيداتي سادتي من يو سي بيركيلي ، دان ميليمان |
Barlowe serbest bırakılmış, evlenmiş, Berkeley'e taşınmış. | Open Subtitles | بمختبر آينشتاين سجن بارلو، تزوّج، وإنتقل إلى بيركيلي |
Kralın öldürülmüş olduğu Berkeley kalesinde kaldı ve hemen sonrasında, yaralanmış biçimde sığınak ararken buraya geldi. | Open Subtitles | هو كان متركز في قلعة بيركيلي حيث قتل الملك ووصل إلى هنا بعد وقت قصير مصاب ويريد المأوى |
Edward'ın tutulduğu Berkeley kalesindeyken iki adam kralı öldürme emriyle geldi. | Open Subtitles | عندما كنت في قلعة بيركيلي , حيث أدوار الثاني كان مسجون , رجلان وصلا مع أمر لأعدام الملك |
Berkeley Müzik Koleji'ne, giriş sınavına katılmıştım ve ben bunu umursamadım. | Open Subtitles | كان لدي اختبار بجامعة بيركيلي للموسيقى وافتخرت عليه |