Kendi yuvası yoktur, diğer kuşların yuvalarına gider ve onların yumurtalarını yok eder. | Open Subtitles | لذا يذهب إلى أعشاش الطيور الأخرى ويحطم بيضهم |
Kendi yuvası yoktur, diğer kuşların yuvalarına gider ve onların yumurtalarını yok eder. | Open Subtitles | لذا يذهب إلى أعشاش الطيور الأخرى ويحطم بيضهم |
Ölüm gerçekleştikten birkaç dakika sonra yumurtalarını bırakır ve sıcak ve rutubetli ortamda çok çabuk ürerler. | Open Subtitles | هم يمكن أن يضعوا بيضهم خلال دقيقة بعد أن يحدث الموت، وهم يفقّسون بسرعة أكثر في البيئة الرطبة الحارة. |
Çok uzak mesafeler katetmezler. En iyi yaptıkları şey otostopçuluktur, özellikle de yumurtaları. | TED | هم لا يقطعون مسافات طويلة. الشيء الذي يجيدون فعله هو التَنَقُّل وخاصة نقل بيضهم. |
Diğer balıklar yumurtaları konusunda daha az rahattırlar. | Open Subtitles | بعض الأسماك الأخرى تكون أكثر اكتراثا بمصير بيضهم |
Yumurtalar anne-babalarının çürüyen vücutları ile zenginleşen soğuk suyun altında gelişirler. | Open Subtitles | بيضهم سينمو تحت ثلج الشتاء في الماء الغنى من قبل أبائهم ' الأجسام الزائلة |
Bu dans eden sarı balığın kuluçkaya yatmadan önce minik yumurtalarını biriktirdiğini kim fark ederdi? | Open Subtitles | من سيلاحظ ذلك السمك الأصفر حصلوا على بيضهم الصغير جدا قبل أن يفقّسون |
Öylesine küçüktürler ki yumurtalarını, başka böceklerin yumurtalarının içine bırakabilirler. | Open Subtitles | إنهم دقيقون جداً حيث يمكنهم وضع بيضهم داخل بيض الحشرات الأخرى. |
Ama kuluçka dönemi geldiğinde dişiler yumurtalarını bırakmak için yumuşak toprak bulmak üzere içeri kısımlara girmek zorundadır... | Open Subtitles | لكن أثناء فصل العشعشة، الإناث يجب أن يتحدّينها داخل البلاد لإيجاد التربة الناعمة لتضع بيضهم |
Ancak bu şekilde tabiat şartlarına dayanabilir ve yumurtalarını koruyabilirler. | Open Subtitles | فقطبالأداءكفردواحد، يُمكن للذكور مقاومة العوامل و يحموا بيضهم. |
Bir zamanlar doğdukları nehirlere yumurtalarını bırakmak için. | Open Subtitles | ليضعو بيضهم في نفس الأنهار التي فقسو فيها |
Kendi yumurtalarını gömmeye çalışanlar diğerlerini topraktan çıkarıp akbabalara hediye ediyor. | Open Subtitles | بينما يحاولون دفن بيضهم, يقومون بحفر اماكن الآخرين. انها هدية بالنسبة للنسور. |
Erkekler yumurtaları hala ayaklarının üstünde, birbirine yaklaşıp gruplar oluşturuyor. | Open Subtitles | الذكور، يختلطونفي مجاميع، بيضهم مازال مُخزن فوق أقدامهم. |
Bu mantıklı. Şimdi yumurtaları yerleştiriyorlardır. | Open Subtitles | يبدو منطقيًا, لابد و أنهم يضعون بيضهم الآن |
Bu arılar bu delikte kalırlar, anne arının uçup gitmesini beklerler, sonra içeri girip, yumurtaları yerler, ve kendi yumurtalarını oraya bırakırlar. Yani hiç bir iş yapmazlar. | TED | حسنا ، هذا النحل يتعلق في تلك الحفرة ، وذلك في انتظار أن تطير الام بعيدا ، ويذهبون لأكل البيض ، ووضع بيضهم هناك. لذلك هم لا يقومون بأي عمل. |
Kelimenin tek anlamıyla bütün yumurtaları sepetime doldurdular. | Open Subtitles | هم يضعون بشكل حرفي كلّ بيضهم في سلتي. |
Kelimenin tek anlamıyla bütün yumurtaları sepetime doldurdular. | Open Subtitles | هم يضعون بشكل حرفي كلّ بيضهم في سلتي. |
yumurtalarını berrak bir suya ya da herhangi bir su birikintisine bırakacaklar, ya kuş banyosuna ya da herhangi bir çiçek saksısına, temiz su olan her yere yumurtalarını bırakacaklar ve bu temiz su nakil sağlayan bir yere, iskeleye yakınsa ya da ulaşım sağlayan herhangi bir yere yakınsa, bu Yumurtalar daha sonra dünyanın her yerine taşınacaktır. | TED | سيضعون بيضهم في مياه صافية كأي حمام سباحة أو بركة صغيرة أو حوض مياه للطيور أو إناء للزهور، سيضعون بيضهم في أي مكان يوجد به مياه صافية. ولو كانت المياه الصافية بجانب مكان يتم فيه النقل كميناء، لو كانت بأي مكان يجاور وسائل النقل فسيتم نقل هذا البيض حول العالم. |
"Yumurtalar asla alınmamalı" dediğini anımsıyorlardı. | Open Subtitles | بان بيضهم لايجب ان يؤخذ منهم |
Kaplumbağalar yumurtlamak için... yumurtadan çıktıkları sahile döner. | Open Subtitles | السلاحف يعودون إلى الشاطئ نفسه الذي فقسوا فيه من البيض لوضع بيضهم. |