Bence uyuşturucu satmak akıllıca değil. | Open Subtitles | ولا اعتقد ان بيع المخدرات سيكون خطوة جيدة |
Okul civarında uyuşturucu satmak çok ciddi bir suçtur, sayın hakim. | Open Subtitles | بيع المخدرات في ساحة مدرسة هي تهمة خطيرة جداً يا حضرة القاضي |
Bölgemi fena halde böldüler, uyuşturucu satmayı bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد قسموا منطقتي بشكل سيء وأضطررتُ للتوقف عن بيع المخدرات |
Kurabiye satmanın uyuşturucu satmaktan daha zor olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن بيع البسكويت أصعب من بيع المخدرات |
Cidden aklından ne geçiyordu da Mickey'le beraber uyuşturucu satıp fahişe pazarladın? | Open Subtitles | حقا، أريد أن أعرف ماذا يحصل اللعنة عليك عندما قررت بيع المخدرات و تشغيل العاهرات لميك |
Ama uyuşturucu satma konusunda hiçbir şey bilmiyorsun. | Open Subtitles | لكنك لاتعرف عن بيع المخدرات شيء. |
Uyuşturucu satışı hakkında bir bok bilmiyoruz. | Open Subtitles | اسمع، نحن لا نعرف شيئًا عن بيع المخدرات. |
Sokaklarda uyuşturucu satarak kazanacağınız yüzdelik 100-200 civarıdır. | TED | يمكن أن تربح حوالي مئة إلى 200 بالمئة من بيع المخدرات في الشارع. |
Onlara uyuşturucu satabilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع بيع المخدرات لهم |
- Yegâne amacı uyuşturucu satmak ve bölgesini kontrol altında tutmak için öldüren bir suç örgütüne gelince... | Open Subtitles | منظمة إجرامية هدفه الوحيد هو بيع المخدرات والقتل للسيطرة على الأراضي ؟ |
Yalnızca uyuşturucu satmak amacıyla tasarlanmışlardır. | Open Subtitles | إنها مصممة لهدف وحيد ألا وهو بيع المخدرات |
uyuşturucu satmak bunu mahveder, yani temiziz. | Open Subtitles | بيع المخدرات من شأنه ان يفسد اطلاق السراح اللعين هذا لذلك نحن نظيفين |
Çocuklara uyuşturucu satmak epey kötü bir şeymiş. | Open Subtitles | إذاً بيع المخدرات للقاصرين، يبدو ذلك عملاً سيئاً جداً. |
Artık kampüste uyuşturucu satmak bitti. | Open Subtitles | لا مزيد من بيع المخدرات داخل هذا الحرم |
Buraya gelen insanlar burada tek yaptığımız şeyin uyuşturucu satmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | ...الناس يأتون إلى هنا ويفكرون ان كل ما نفعله هو بيع المخدرات هنا، تعلمين؟ |
Hey yo, ben risk altında bir çocuğum ve uyuşturucu satmayı güzel bir şey sanıyorum. | Open Subtitles | انا طفل معرض للخطر واعتقد انه من الرائع بيع المخدرات |
Malcolm kazadan sonra uyuşturucu satmayı bıraktı. | Open Subtitles | توقف (مالكوم) عن بيع المخدرات بعد الحادثه. |
Ve uyuşturucu satmayı seviyorum. | Open Subtitles | وأنا أحب بيع المخدرات |
Oyun bahçesindeki çocuklara rahatça uyuşturucu satmaktan farksız. | Open Subtitles | من السهل بيع المخدرات إلى الأطفال في ساحة اللعب |
Duyduğuma göre ailen uyuşturucu satmaktan tamamen vazgeçmiş. | Open Subtitles | سمعتُ أن والديكَ تركوا بيع المخدرات إلى الأبد |
İkisi de uyuşturucu satmaktan tutuklanmış. | Open Subtitles | كل منهما تم اعتقاله بتهمة بيع المخدرات |
Hep böyle, "Vatan" kafasındalar ama tek yaptıkları şey uyuşturucu satıp, Efes içmek, sonra da şikayet etmek. "Efesin tadı da çok değişti ya." | Open Subtitles | كلهم يمثلون الوطنية؟ ولكنهم لا يفعلون شيئاً سوى بيع المخدرات وشرب الجعة الدومينيكانية. |
Family Feud oynuyor olsaydık çocuklara uyuşturucu satma nedenleri kategorisinde kız kardeşimin boşanması listede bile olmazdı. | Open Subtitles | وإن كنا نلعب لعبة "فاميلي فيود" والفئة كانت أسباب بيع المخدرات للقاصرين فلن يكون طلاق أختي مبرراً أبداً. |
Okul bölgesinde Uyuşturucu satışı. | Open Subtitles | -واعتقال بسبب بيع المخدرات في ساحة المدرسة |
- Vatandaşlık görevimi yaparım. - uyuşturucu satarak mı? | Open Subtitles | اقوم بواجباتي المدنيه من خلال بيع المخدرات ؟ |
Siyahlar da uyuşturucu satabilir! Siyahlar da uyuşturucu satabilir! | Open Subtitles | السود يمكنهم بيع المخدرات |