Kanapede uzandığını ve farklı karakterler arasında gidip gelerek satır satır her satırı tweet attığını söyledi. | TED | أستقلت على أريكتها وأخذت تتردد ذهاباً وإياباً بين مختلف الشخصيات تغرد كل سطر , سطر بسطر |
Vücuttaki bütün farklı dokuları birleştiren şey, kandır. | TED | وما هو الشيء الذي يربط بين مختلف الأنسجة في الجسم إنه الدم. |
Bir bilim insanı olarak farklı disiplinleri bir araya getiren bu soruları sorabilme gücünüzün olması gerçekten başlı başına bir değişim. | TED | القدرة على أن تسأل تلك الأسئلة، كعالم -- أسئلة تربط في الواقع بين مختلف التخصصات -- في الحقيقة تغيير جذري كلياً. |
İnsan Genom Projesi'ni, ortak yanlarımızı anlamaya çalışma olarak düşünün, HapMap Projesi ise, farklı insanların nerede farklı olduklarını anlamaya çalışıyor. | TED | فكروا بمشروع الجينوم البشري كتعلم ما نتشاركه جميعاً، ويحاول مشروع الهاب ماب فهم أين هي الفروقات بين مختلف الناس. |
O zaman, milli çıkarları için mücadele eden farklı ülkeler tarafından benimsenmemesi hala söz konusu bu görüşmelerin. | TED | تلك المحادثات تتصدع ما بين مختلف الدول التي تتنازع بشأن مصالحها الخاصة. |
Cesar veritabanını 5.000'den fazla ürün için taramış ve bu veritabanını sorgulayacak ve farklı ürünler arasındaki ilişkileri grafiğe dönüştürecek network analizi tekniklerini kullanmış. | TED | لقد استقصى سيزار لبناء قاعدة بياناته معلومات عن 5000 منتج وقد استخدم تقنيات تحليل الشبكات لكي يستطيع دمج و ربط قاعدة البيانات ولكي يرسم الرسم البياني بين مختلف المنتجات |
Biz sürekli olarak farklı dünyalar, farklı kültürler arasında denge kurmak için çalışıyoruz ve kendimizden ve başkalarından kaynaklanan farklı beklentilerin karşılaşmasına gayret ediyoruz. | TED | نحن نحاول باستمرار ان نقارب ما بين مختلف العوالم والثقافات المختلفة ونحاول مواجهة التحديات لتوقعات مختلفة من أنفسنا ومن الآخرين. |
Emily'e ait olan bu taramalara bir bakarsanız eğer, farklı yüz ifadelerinle birlikte insan yüzünün devasal boyutta ki harikulade şeylerini görebilirsiniz. | TED | إذا أخذتم نظرة على هذه المسوحات التي لدينا لإيميلي، يمكنكم رؤية أن الوجه البشري يقوم بكمية كبيرة من الأشياء المذهلة بينما تنتقل بين مختلف تعابير الوجه. |
Fakat farklı alt tiplerin arasındaki derin genetik farklılıklardan ötürü bazı alt tiplerin ilaçlara dirençli olmasının yanı sıra daha hızlı AIDS'e ilerlemesi de muhtemel. | TED | ولكن على الرغم من الاختلاف الجيني الكبير بين مختلف الفرعيات، تميل بعض الفرعيات أن تكون مقاومة للعقاقير أو أن تتطور بسرعة إلى إيدز. |
İklim değişikliği için atılacak adımların veya güvenlikle ilgili ya da insanlara eğitim fırsatı sağlamak üzere atılacak adımların kısa vadede bedeli ne olursa olsun, insanların birbirleriyle rahat edeceği, farklı ülkelerin gerçek anlamda daha güçlü bağlar geliştirecek şekilde birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için ödenmeye değer olan bedellerdir bunlar. | TED | و مهما كان الثمن الذي سيُدفع على المدى القصير للتحرك أمام تغيُّر المناخ أو لإتخاذ إجراءات أمنية، أو إتخاذ اللازم لتأمين فرص لتعليم الأفراد، فإنه يعد ثمناً مستحقّاً لبناء مجتمعاً دولياً قوياً حيث يستطيع الناس أن يشعرون بالإرتياح مع بعضهم البعض و يستطيعون التواصل فيما بينهم بطريقة تمكنك بالفعل من مدّ أواصر علاقات قوية بين مختلف الدول. |
Ama aslına bakarsan, Ben çok farklı. | Open Subtitles | لكن (بين) مختلف |