Sıradaki yapacağım şey, insanlara sağlık hizmetlerinin ne kadar tuttuğunu söyleyen bir şirket kurmaktı. | TED | اتضح أن عملي المُقبل سيكون تأسيس شركة تُخبر الناس عن تكلفة الأشياء في المنظومة الصحية. |
Deaftronics adlı bir şirket kurdu. Bu şirket şu anda onun icadı olan Solar Ear adlı işitme cihazını üretiyor. | TED | كما شارك في تأسيس شركة تُدعى ديفترونيكس، والتي تُصنّع حاليًا ما يُدعى بسولار إير، وهي عبارة عن جهاز تحسين السمع مُدعّم بإختراعه. |
Her zaman yeni bir şirket kurmak istemişimdir. | Open Subtitles | بوسعي تأسيس شركة جديدة في أيّ وقت |
Sadece verilere bakarak değil. Çünkü bu sadece şirket kurmakla ilgili değil, şirket kurmak üretkenlik gibidir, sürekli denersiniz. Kimin gerçekten başarılı bir şirket kurup başarılı bir çıkış yaptığına bakarak da anlaşılıyor. | TED | ليس عندما تنظر إلى البيانات لأنه ليس فقط حول تكوين شركة تأسيس شركة مثل الإنتاجية تحاول تحاول تحاول -- عندما تنظر إلى أي من هؤلاء الأفراد في الواقع وضعت شركة ناجحة ، خروج ناجح |
Önce epilepsi için sinirsel hız düzenleyici üretecek bir şirket kurulmalı, epilepsi dışındaki diğer beyin hastalıkları için de olabilir çünkü tüm beyin hastalıkları, tümü değilse bile çoğu, aslında beyindeki bazı elektriksel işlev bozukluklarının bir sonucudur. | TED | تأسيس شركة لإنتاج أجهزة تنظيم ضربات القلب عصبي لعلاج الصرع، بالإضافة إلى أمراض الدماغ الأخرى ، وذلك لأن جميع أمراض الدماغ هي نتيجة لعطل كهربائي فيها، و التي تسبب الكثير، إن لم تكن جميعها، اضطرابات الدماغ. |
Bizim şimdiki hedefimiz kara para kazandıracak -- sadece para demek istedim (Kahkahalar) tüm dünyada son binlerce yıldır üretilen klasik siyah mürekkeplerin yerine geçicek yüksek kalite basım işlemi ve mürekkepler üretecek bir şirket kurmak. | TED | وهدفنا حاليًا هو تأسيس شركة تستطيع في الواقع صنع بعض الأموال السوداء، أقصدُ الأموال فقط... (ضحك) وعمليات طباعة ذات جودة عالية وحبر ليحل محل الحبر الأسود التقليدي الذي أُنتج خلال آلاف السنوات الماضية حول العالم. |