| Bugünlerde işeyince... acıyor Sen nasılsın? | Open Subtitles | في هذه الأيام تؤلم عندما أغضب وماذا بشأنك? |
| Frasier, sevimsiz görünmek istemem ama uzun süredir "ben tehlikeliyim" suratımı takınıyorum ve suratım acıyor artık. Neyimi sinir bozucu buluyor olabilir? | Open Subtitles | لا أحاول عدم التعاطف لكنني في مساحة خطرة لوقت طويل وبدأت تؤلم |
| Sadece çevirdiğinde ve sokup çıkardığında gerçekten çok acıyor. | Open Subtitles | انها تؤلم فعلاً عندما تلوى ثم تسحب ثم ترجع الى مكانها |
| Arkadaşın tarafından arkadan vurulmak acıtıyor, değil mi? | Open Subtitles | تؤلم عندما يضربك اصدقائك بالسكين من الخلف , اليس كذلك ؟ |
| Evet, yara oldu. Evet, Acıdı. | Open Subtitles | نعم ، إنها مصابة ونعم ، إنها تؤلم |
| Yani, maytaplar biraz acıttı patladıklarında, fakat iyiyim. | Open Subtitles | لا. اعنى أن المفرقعات تؤلم قليلا عندما تنفجر، لكننى بخير |
| Göz yaşların sel olmuş, hala "acımıyor" mu diyorsun? | Open Subtitles | الدموع تنهمر ومازلتي تقولين أنها لا تؤلم |
| Çok acıyor ama seni dinleyeceğim ve katlanmaya çalışacağım. | Open Subtitles | إنها تؤلم بشدة لكن يجب أن أستمع إلى كلامك وأتحمل الألم |
| Kırık mı çıkık mı bilmiyorum ama çok acıyor. | Open Subtitles | لا أعلم إذا ما كانت مكسوره أم مخلوعه ولكنها تؤلم كالجحيم |
| Nasıldı? Sizinde yanaklarınız acıyor mu bu kadar gülünce. | Open Subtitles | ألا تؤلم خدودكم من الابتسام طوال اليوم ؟ |
| - Zorunda bıraktığı için üzülüyorum. Sana bir şey göstermek istiyorum. Hâlâ bazen acayip acıyor. | Open Subtitles | أندم أنه جعله حتمي أريد أن أريك شيء مازالت تؤلم بشدة أحياناَ |
| Ufak bir sancıydı sanırım. - Oldukça acıyor aslında. | Open Subtitles | أعتقد اني لويت شيء ما في الواقع ، إنها تؤلم حقاً |
| Aman Tanrım, ana kuzusuna benzedin. acıyor amına koyayım! | Open Subtitles | أنت تبدوا كفتاة كبيرة ــ إنهّا تؤلم بشدة |
| Maytaplar patlayınca biraz acıtıyor, ama iyiyim. | Open Subtitles | اعنى أن المفرقعات تؤلم قليلا عندما تنفجر، لكننى بخير |
| Çok kalın. Araba sürerken popomu acıtıyor. | Open Subtitles | إنها عريضة جداً تؤلم مؤخرتى إثناء القيادة |
| Gerçekten çok Acıdı. | Open Subtitles | إنها تؤلم جدا يا رجل |
| Bu gemi kolumu soktu ve acıttı. | Open Subtitles | هذه السفينة لدغتني بحماقةٍ في ذراعي وهي تؤلم بحق |
| acımıyor. Buz bile koymadım. | Open Subtitles | إنها لا تؤلم حتى أنني لم أضع عليها ثلجاً |
| Ya da en iyisi midenden vurmalı ki, acı çekerek ölesin. | Open Subtitles | ولكن رصاصة في المعدة فإنها تؤلم أكثر وتأخذ ساعات أطول لتموت |
| Neden sonuncusu en çok acıtır bilmem. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا الواحدة الأخيرة دائما تؤلم أكثر |
| Çok ağrıyor, en azından Jan Di yüzerek rahatlayabiliyor. | Open Subtitles | ااه.. انها حقا تؤلم على الأقل جان دي تمارس السباحة |
| Yine de imkansız! Kolumu acıtıyorsun! | Open Subtitles | نعم احب المساعدة لكن لا يمكنني فعل المستحيل انت تؤلم ذراعي |
| acıtacak diye yıllarca dişçilerden kaçtım durdum. | Open Subtitles | وأنا الذي تفاديت طبيب الاسنان لعدة سنين لاني كنت اعتقد انها تؤلم |
| - Keşke annem ve babam burada olsaydı. - Çok canım yanıyor, David. | Open Subtitles | أتمنى لو أن أبى وأمى كانا هنا - أنها تؤلم بشدة ياديفيد - |
| Bu bana yüzüğe verdiğinden çok zarar veriyor. Yani sana. | Open Subtitles | انها تؤلمنى اكثر مما تؤلم الخاتم انا اعنى انت |
| Aslında bu doğru değil. Feci canını yakacak. Hem de taşaklarda olunca. | Open Subtitles | حسناً , ذلك غير صحيح , سوف تؤلم كالجحيم , خصوصاً هنا بالأسفل |
| Annem, hızlı yaparsan, daha az acır der hep. | Open Subtitles | أمى تقول دائماً إنك لو فعلتها بسرعه فلن تؤلم كثيراً. |
| Bekle bir dakika. Hakikat bu ve hakikatler acıdır. | Open Subtitles | انتظري ، إنها الحقيقة والحقيقة تؤلم |