"تاركين" - Translation from Arabic to Turkish

• Tarkin
• bırakarak
• bırakıp
• bıraktılar
• bırakıyoruz
• Tarquin
• bıraktık
• bırakıyorlar

"Vali Tarkin, sizi Vader'in iplerini tutarken görmeyi umuyordum."
الحاكم تاركين, كان يجب أن أتوقع ان اجدك ماسك بعنان فادر.

Ben de güvenimi minnettar olmayı bilenlere saklıyorum Yüzbaşı Tarkin.
وانا ادخر ثقتي لاجل هولاء الذين يتفهمون العرفان بالجميل , كابتن تاركين

13 masum insan öldürülmüştü, sevdiklerini keder ve travma içinde bırakarak.
قُتِل ثلاثة عشر من الأبرياء، تاركين مُحبينهم في حالةٍ من الحزن والأسى.

Beklendiği gibi tüm bu ilgi köpek balıklarını rahatsız ediyor ve resif sakinlerini kendi hallerine bırakıp mavi sulara geri dönüyorlar.
كلّ هذا الإضطراب يضايق القروش ويعودون للمياه الزرقاء، تاركين قاطني الشعاب لاستئناف حياتهم كالمعتاد.

Mekkelilerin cesareti kırıldı ve ayrıldılar. Müslümanlara ihanet eden Yahudi müttefiklerini onlarla baş başa bıraktılar.
المكيين أنفسهم كانوا قد فقدوا الأمل وأنسحبوا تاركين حلفائهم من اليهود

Kirli çamaşırlarımıza heryerde bırakıyoruz çünkü bundan o kadar da utanmış değiliz;
تاركين غسيلنا المتسخ معلقاً في الجوار لأننا لسنا خجلانين منه

- Tarquin ve Villiers ve diğer arkadaşlarla buluşacağım.
- سأقابل "تاركين" و "فيليس" و بقية الفتية

Soğuğun cefasını çekip açlığa katlanarak ölülerin izlerini ardımızda bıraktık.
لقد عانينا من البرد وتحملنا متاعب الجوع... تاركين فى الخلف ذيول من الجثث.

Geldikleri yerde de bir sürü ceset bırakıyorlar.
يعودان من جديد تاركين وراءهما سيلاً من الجثث

Cumhuriyet için hayati öneme sahip gizli bilgiyi taşıyan, jedi ustası Even Piell ve yüzbaşı Tarkin ayrılıkçılar tarafından esir alındı.
حاملين معلومات سرية حيوية لجهود حرب الجمهورية سيد الجاداي ايفين بايل والكابتن تاركين قد تم اسرهم عن طريق الانفصاليين

Yürümeye devam et bunun için endişelenme, Tarkin.
واصل التحرك وسوف لن تكون قلقا عن هذا , تاركين

Yüzbaşı Tarkin jedi'ların savaşa liderlik etmesini desteklemiyor.
الكابتن تاركين يشعر بان الجاداي يجب يحرر من عبء مجهود قيادة الحرب

- Bay Donaghy, Bradley Tarkin, kıdemsiz uyum görevlisi.
سيد دوناجي, برادلي تاركين مساعد أصغر في قسم المطابقة

Amiral Tarkin, kimsenin içeriye girmesine izin verilmemesini emretti.
الادميرال تاركين قد طلب من انه ليس مسموح لاحد ان يبقي هناك

" - Evet - Vali Tarkin, infaz bloku AA yürmü-üç'te acil bir durum alarmı var."
تاركين, لدينا حالة طوارىء فى زنزانة 1-1-20-3

Fizikçiler, String teorisini tozlu raflarda bırakarak, doğanın kuvvetlerinin de parçacıklar yoluyla açıklanabileceği yolunda şaşırtıcı ve tuhaf bir öngörüde bulundular.
تاركين نظرية الخيط فى التراب, صنع الفيزيائيون تنبؤ مذهل وغريب: أن قوى الطبيعة

Sonrasında güneye doğru martıları geride bırakarak tekrar yola çıkarlar.
وبعدها يُقلعون مُجدداً، قاصدين الجنوب. تاركين النوارس خلفهم.

Hepsi, uyandırdıkları dehşetin ellerinde acı çekerek can verir sonuncusunun ölüm-kalım kararını kadere bırakarak.
كلٌ يعاني ثم يُقتل بواسطة أياً كان ما إختاروه تاركين في النهاية

Fırtına vurduğunda, hepiniz bize bu kadar az şey bırakıp kendinizin öyle refah içinde yaşamayı düşünebildiğinize şaşacaksınız.
لأنه عندما سيضربكم ستتسائلون جميعاً كيف فكّرتم ان تعيشو في كل هذا الترف تاركين القليل لبقيتنا

Başka biri herifleri yoldan atmış ve paraları bırakıp kaçmışlar demek.
إذن قام أحد أخر بالسطو عليهم و سط الطريق، فهربوا تاركين المبلغ كله ورائهم.

Korowailer hayret verici bir hızda çalışmaya başladılar Gavin'i bununla başa çıkmak zorunda bıraktılar.
بدأالكوروايفي البناءبمُعدلٍمُذهِل، تاركين كيفن يُكافح من أجل الاستمرار

Meme ucunu ve çevresini kesip atıyoruz ve buradaki meme dokusunu alıp, memenin yeniden oluşmasına yardım edecek olan kabuk şeklindeki deriyi bırakıyoruz.
نزيل الحلمة و هالتها، و نأخذ نسيجاً من الثدي من هنا، تاركين الجلد ليشكل غلافاً