Özellikle kel ve yeşil makyaj yapanlardan ve çirkin maske takanlardan. | Open Subtitles | خصوصاً الصلع مع تبرج أخضر الذين يرتدون أقنعة على وجوه قبيحة |
Bir keresinde eczaneden makyaj malzemesi çalmıştım. Biraz allık ve ruj. | Open Subtitles | سرقت مستحضرات تبرج من صيدلية قبلًا، بعض المسحوق الأحمر وأحمر الشفاه. |
Senin tipin olduğunu sanmıyorum, dövmeler, hızma, koyu makyaj... | Open Subtitles | من الأرجح إنها ليست من نوعك المفضل وشوم, حلقات حديدية, تبرج أسود |
Naylon çoraplar, makyaj malzemeleri, ve parfümler. | Open Subtitles | جوارب نسائية، أدوات تبرج وعطور. |
Bir kızla tanıştığında makyajı yoksa bu kötüye işarettir derler. | Open Subtitles | أنها علامة سيئة عنما تقابل فتاة بلا تبرج. |
Banyoda makyaj malzemeleri var. | Open Subtitles | هناك مساحيق تبرج بالمرحاض |
Gözlerin kıpkırmızı, makyaj yapmamışsın. | Open Subtitles | عيون حمراء, بدون تبرج |
makyaj yok, modacı yok. | Open Subtitles | لا تبرج أو مزين ملابس |
Hediyelik makyaj Malzemeleri Hediyelik Şapkalar | Open Subtitles | {\fad(100,100)\bord1\b1}تبرج تذكـاري ليـوم الزفـاف الملكي قبـعـات تذكـاريـة ليـوم الزفـاف الملكي |
Evet çünkü bir makyaj istasyonumuz var ve Brie'nin eşyaları her tarafta. | Open Subtitles | أجل، لأن لدي منطقة تبرج واحدة وأغراض (بري) تغمرها |
Güzel makyaj. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | تبرج جميل |
makyaj. | Open Subtitles | تبرج |
Yaşlı adam makyajı ile 22'lik bir kızı götüreceğim. | Open Subtitles | وأنا مستعمل تبرج العجوز صاحب الثمانين عاما |
Tam yapılmış makyajı. | Open Subtitles | تبرج كامل |