"تتسبب في" - Translation from Arabic to Turkish

    • sebep
        
    • neden
        
    • Kendini
        
    • yüzünden
        
    • neredeyse
        
    Taşıyıcım ucuzdu. Bir damla nem ya da kum tanesi bozulmasına sebep olabilirdi. TED كانت وسيلة تنقلي رخيصة، لدرجة أن قطرة من ندى، أو حبة رملٍ قد تتسبب في تعطيلها.
    Ve molekül ve protein arasındaki çekim, güç harekete sebep olur. Bu şekil temelli bir fikir. TED والتجاذب، القوى، بين الجزيئات و البروتين تتسبب في احداث حركة و هذه فكرة تعتمد الشكل.
    Örneğin, belki de gerçeklik, bilinçli deneyimlere neden olan kocaman bir makinedir. TED مثلا ، يجوز أن يكون الواقع ماكنة كبيرة تتسبب في خبرتنا الواعية
    Fakat, sıtma -- bir yıl içinde bir milyondan fazla ölüme neden olmasına rağmen insanlar üzerindeki güçlü etkisini (kelliğe göre) gerçekte olduğundan az gösteriyor. TED لكن, الملاريا التي تتسبب في وفاة الملايين سنوياً يهمش تأثيرها
    Kendini birilerine öldürtmendense, onu hayal kırıklığına uğratman daha iyi, tamam mı? Open Subtitles مهلاً، من الأفضل أن تخذلها على أن تتسبب في قتل نفسك، حسناً؟
    Senin yüzünden neredeyse boşanıyorduk. Open Subtitles أتتذكر المرة التي كدت أن تتسبب في طلاقي؟
    Öğle yemeği saatinde damlıyor ve neredeyse geç kalmama neden oluyorsun. Open Subtitles تظهر فجأة وقت الغداء وكدتَ تتسبب في تأخري
    Bu esnada penisilin, ek hasara sebep olan yüksek derecede duyarlı moleküllerin salınımını tetikler. TED في الأثناء، يعمل البنسلين على تحفيز انطلاق جزيئات شديدة النشاط تتسبب في تدمير إضافي.
    Bir kez içimize sokulunca Dünya çapında istikrarsızlığa sebep olmaya başladılar. Open Subtitles وبمجرد أن تكون جزءا لا يتجزأ من بيننا، فإنها تتسبب في عدم الاستقرار في جميع أنحاء العالم.
    Aptalın teki o. Mordor'un ölümüne sebep olabilir. Open Subtitles أنها حمقاء من الممكن أن تتسبب في قتل موردور
    Yani, onların test ettiği 3. evre ilaçların hiçbiri buna sebep olmaz. Open Subtitles اقصد لا شيئ من عقارات المرحلة الثالثة التي يقومون بإختبارها سوف تتسبب في هذا
    Bü yüzden benim kovulmama sebep olacak bir kaç yeni görev eklemeye karar verdin, filmin yapımının durdurulmasına sebep olabilecek olmandan bahsetmiyorum bile. Open Subtitles فقررت أن تضيف بضعة مهمات يمكن أن تتسبب في فصلي ناهيك عن إيقاف الفيلم؟
    Size köpek gibi davranırdı ve Tanrı bilir kaç kere hepimizin ölmesine sebep olacaktı. Open Subtitles عاملتكم بسوء والله وحده يعلم كم مرة كادت أن تتسبب في قتلنا
    Tam yarıştan önce ganyanların düşmesine neden olmayacaksın değil mi ? Open Subtitles لا تتسبب في إسقاط الرهانات مباشره قبل أن تبدأ
    Onların teklif ettiği iş ise ölümüne neden olacaktır. Open Subtitles أما هم فيقدموا لك وظيفة ربما تتسبب في مقتلك.
    Yani bunlardan biri enerji artışlarına neden oluyor? Open Subtitles إذن ، فواحدة من هذه الأشياء تتسبب في الطاقة المتصاعدة ؟
    Bu konuşma ile Kendini öldürtmek istiyorsun. Open Subtitles يمكن أن تتسبب في موتك بحديثك بهذه الطريقة
    Birini incitebilirdin, özellikle Kendini. Open Subtitles قد تتسبب في إيذاء أحد ما وغالباً إيذاء نفسك
    Tabii, doğru, Kendini bulaştırma zaten! Open Subtitles اوه ، نعم هذا صحيح لا تتسبب في اتساخ يديك
    Senin yüzünden kovacaklar beni, sonra da benim hatam mı? Open Subtitles ربما تتسبب في طردي هلخطأيأننيدعوتك!
    neredeyse başparmağımı götürüyordu. Başparmağımı seviyorum. Open Subtitles كادت أن تتسبب في قطع إبهامي، وأنا أحب إبهامي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more