Terapistimize göre benden daha çabuk iyileşiyor. | Open Subtitles | تتعافى بشكل أفضل منّي طبقاً لما أخبرنا به طبيبنا النفسي |
Eh, çok güzel iyileşiyor ama onu bırakacağımız kimse yok. | Open Subtitles | حسنا, هى تتعافى بشكل جيد لكن ليس لدينا أى أحد لنسرحها إليه |
Hayır, görev sırasında aldığın hasarlardan ötürü iyileşme sürecindeydin. | Open Subtitles | لا انت كنت تتعافى من اصابات حدثت لك اثناء خدمتك |
2 ay boyunca muayene iznindeydin, tedavi oluyordun, ve görünüşe göre üç ay olması gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد كنت في اجازه طبيه لشهرين , كنت تتعافى من الواضح انهم كانوا يجب ان يكونوا ثلاث شهور |
Ve acil durum kişisi olmayabilirim, ama tamamen iyileşene kadar onu bırakmayacağım. | Open Subtitles | وطالما لم أكن رقم الطوارئ الخاص بها فلن أفارقها حتى تتعافى تمامًا |
Ve iyileşirken Çincen üzerinde çalışabilirsin, ön saflara gitmeden önce. | Open Subtitles | و تتدرّب على نطقك للغة الصينيّة بينما تتعافى قبل أن تذهب للجبهة |
Bir kurşun kalbinin yanından geçiyor... ve bir hafta sonra tamamen iyileşiyorsun. | Open Subtitles | الرصاصة ثقبت قلبك وبعد إسبوع، أنت تتعافى تماماً |
Vücudun diğer kısımlarının aksine beyin ve omurilik iyileşmesi önceden kestirilemez. | Open Subtitles | على عكس بقية الجسد الدماغ والعامود الفقري تتعافى بشكل غير متوقع |
Çok hızlı iyileşiyor ama hücresel bazda hiçbir anormallik göremiyorum. | Open Subtitles | إنها تتعافى بمعدل سريع، ولكنني لا يُمكنني إيجاد أيّ شئ غير طبيعي في نظامها الخلوي. |
Olmaz, iyileşiyor o. Hayatına devam ediyor. | Open Subtitles | كلا، إنها تتعافى إنها تمضي قدماً بحياتها |
Son deneylerimizde, yama kesimi ve merkez ağaçların muhafazası, çeşitli türlerin, genlerin ve genotiplerin yenilenmesi ile öğrendik ki, bu mikorizal ağlar çok hızlı bir şekilde iyileşiyor. | TED | في تجاربنا الأخيرة، وجدنا أنه ومع ال البقعة التي أزيلت أشجارها وبقاء الأشجار المحورية وإحياء مختلف الأنواع والجينات والأنماط الجينية أن هذه الشبكات من الفطريات الجذرية تتعافى بسرعة حقًا. |
Hayır, görev sırasında aldığın hasarlardan ötürü iyileşme sürecindeydin. | Open Subtitles | لا انت كنت تتعافى من اصابات حدثت لك اثناء خدمتك |
Şu an için iyileşme gösteriyor ve böyle devam ederse yarın durumu daha iyi olabilir. | Open Subtitles | انها تتعافى الان وربما غدا تكون بحال افضل |
2 ay boyunca muayene iznindeydin, tedavi oluyordun, ve görünüşe göre üç ay olması gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد كنت في اجازه طبيه لشهرين , كنت تتعافى من الواضح انهم كانوا يجب ان يكونوا ثلاث شهور |
Böylece siz iyileşene kadar, istediğimiz tatili yapabilirz, değil mi? | Open Subtitles | اذن حتى تتعافى سنكون في عطلة, اليس كذلك؟ |
Sun iyileşirken, tesadüfen, diğer birkaç karakter daha aynı hastanedeydi. | Open Subtitles | تتعافى في نفس المستشفى الذييصدفأن عدداًمنشخصياتناتتواجدفيه. |
6 gündür kanepemde iyileşiyorsun. | Open Subtitles | ستة أيام وأنت تتعافى على أريكتي |
Ama kalbimiz kırıldığında iyileşmesi biraz farklı olur. | TED | لكن قلوبنا عندما تتحطم، فإنها تتعافى على نحو مختلف قليلًا. |
İyileşir iyileşmez, size gelip teşekkür etmesini sağlayacağım. | Open Subtitles | عندما تتعافى سأصطحبها ونأتي لزيارتك كي تشكرك |
İyileşmek için kendine biraz daha zaman tanımalısın. | Open Subtitles | عليك أن تمنح لنفسك المزيد من الوقت لكي تتعافى |
MT: Tesla'nın mucit olarak kariyeri hiç iyileşmedi. | TED | م.ت: لم تتعافى مسيرة تيسلا المهنية كمخترع مطلقاً. |
Biraz huzura ihtiyacı var, yoksa iyileşemez. | Open Subtitles | يجب أن تحصل على بعض الراحة والهدوء وإلا فإنها لن تتعافى |
- Bir yolunu bulacağız. - Bu akşam iyileşmene bak. | Open Subtitles | سنعثر على طريقة، وأنت تتعافى الليلة. |
Yine de bu kadar kötü yaralanmış biri için oldukça hızlı iyileştiğini söylüyor hemşireler. | Open Subtitles | لكن.. الأمر الجيد أنك تتعافى بسرعة كل الممرضات يتكلمن عن هذا |
İyileştiğinde belki beraber bir şeyler yapabiliriz. | Open Subtitles | عندما تتعافى ربّما يمكننا القيام بشيء ما |
Güney Fransa'ya gidip iyileş. | Open Subtitles | يجب أن تذهب لجنوب فرنسا لكي تتعافى |