İnsanlar incinir ve işler karmaşıklaşır sen ne yaparsan yap. | Open Subtitles | سوف يتأذى الناس و تتعقد الأمور بغض النظر عما تفعله |
İşler kötüye gittiğinde pes et. Senin en iyi yaptığın şey bu. | Open Subtitles | هذا هو , فعندما تتعقد الأمور أنت تعرف جيدا مايجب فعله |
Avustralyalı zaten işler sarpa sarınca kuyruğunu kıstırıp kaçar. | Open Subtitles | ثم يهرب الأسترالي كحيوان الومبت عندما تتعقد الأمور |
İşler zorlaşınca al başını git. Her zamanki gibi. | Open Subtitles | هذا ما تفعلين دائما عندما تتعقد الأمور ترحلين |
İşler zorlaşınca her zamanki gibi alıp başını gidiyorsun. | Open Subtitles | هذا ما تفعلين دائما عندما تتعقد الأمور ترحلين |
Tabi, taa ki işler karışana kadar. Sonra kayıpsın. | Open Subtitles | بالتأكيد، إلى أن تتعقد الأمور و عندئذ تختفين. |
Ama ikimiz de biliyoruz ki uzaktayken işler biraz karışabiliyor, değil mi? | Open Subtitles | لكن كلانا يعرف تتعقد الأمور قليلا هناك، أليس كذلك؟ |
- Seninle geleyim mi, Şef? - Çok isterdim ama işler biraz karıştı. | Open Subtitles | دعني آتي معك أيها الرئيس - كنت أود ذلك ولكن ربما تتعقد الأمور - |
Efendim, oylarınızdaki düşme devam ederse işler daha da zorlaşacak demektir. | Open Subtitles | إذا أستمرت نسبة تأييدك بالإنخفاص... فسوف تتعقد الأمور. |
İşler daha da ilerlemeden, bilirsin? | Open Subtitles | قبل أن تتعقد الأمور ، كما تعرف |
İşler birazcık karıştı diye arkanı dönüp kaçamazsın. | Open Subtitles | لا يمكننا التراجع حين تتعقد الأمور. |
İşler zora düştüğünde, evimin yanındaki lokantada... servis edilen et ve püreyi düşünmeyi severim. | Open Subtitles | لذا، عندما تتعقد الأمور أفضل أن أفكر فى الحصول على قطعة لحم ستيك جيدة ومعها بطاطس مهروسة كالتى يقدمونها فى المطعم بجوار عملى |
İşler sarpa sarınca, kendini içkiye vuruyor. | Open Subtitles | تتعقد الأمور تتجه هي للشرب |
Carina doğaçlamayı sever ve işler bir anda karışabilir. | Open Subtitles | (كارينا) تحب الارتجال و يمكن أن تتعقد الأمور بسرعة |
Ve işler karışıyor. | Open Subtitles | ومن ثم تتعقد الأمور |
İşler daha da karışmadan uzaklaş. | Open Subtitles | اذهب قبل أن تتعقد الأمور. |