AsıI anlaman gereken kamuoyunun hafızasının çok zayıf olduğudur. | Open Subtitles | عليك أن تتفهّم ذلك.. الجمهور يملكون ذاكرةٌ قصيرة .. |
Ama şunu da biliyorum ki bu testlerin ne kadar önemli olduğunu anlaman gerek. | Open Subtitles | "لكنّي أعرف أيضاً أنّك تتفهّم أهمّية هذه الفحوصات" |
Bunu anlamalısın. - Sonuçta sen de kaya trolleriyle büyüdün. | Open Subtitles | يفترض أنْ تتفهّم الأمر فقد نشأتَ مع متصيّدين صخور |
Bunu anlamalısın. - Sonuçta sen de kaya trolleriyle büyüdün. | Open Subtitles | يفترض أنْ تتفهّم الأمر فقد نشأتَ مع متصيّدين صخور |
Luke, Bess senin bu fırsatı neden istemediğini anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | استمع يا لوك، لا أظن أن بيس تتفهّم لماذا تغيّرت مشاعرك تجاه هذا |
Bu gerekli olduğu için üzgünüm, ama bu durum altında, eminim anlıyorsunuzdur. | Open Subtitles | آسفة هذا ضروريّ,لكن تحت الظروف الحالية,أثق أنّك تتفهّم |
Anlamanız gerekir ki, annem buraya gelmemi istemiyor. | Open Subtitles | يجب أن تتفهّم أنّ والدتي لا تريد منّي القدوم إلى هنا |
Bu o kadar benim hayatıma uzak bir şey ki. anlamak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تتفهّم أنّني لست معتادةً على ذلك.. |
Lütfen, lütfen, bunu anlayamıyormusun? | Open Subtitles | أرجوك أرجوك ، ألا يمكن أن تتفهّم ذلك ؟ |
Ne kadar zor günler yaşadığını anlaman gerek. | Open Subtitles | يجب أن تتفهّم كم كان الوضع صعبًا عليها. |
Spor araba, garaj grubu.. Belki de ihtiyacımız olan şey artık senin anlaman Tom. | Open Subtitles | ،(ربما ما نحن بحاجة إليه الآن يا (توم أن تتفهّم الأمر أنت |
Cömertliğin için tabii ki minnettarım, ama anlamalısın... | Open Subtitles | إنـّنا ممتنون لكرمك بلا ريب. -لكن عليك أن تتفهّم ... |
Neden sana ihanet etmek zorunda kaldığımı anlamalısın. | Open Subtitles | عليك أن تتفهّم سبب خيانتي. |
Kız kardeşinizin, Başkan'ın ikilemini anladığını umuyorum. | Open Subtitles | آمل أن تتفهّم شقيقتك المعضلة التي يمر بها الرئيس |
Ben de bana neden söylemen gerektiğini anladığını umuyorum. | Open Subtitles | آملُ أن تتفهّم لِماذا كان ينبغي عليكَ. |
Peki, zamana ihtiyacın olduğunu anlıyorum. Hayır, anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | -أجل، أتفهّم بأنّك تحتاجين مساحةً لكِ لا، لا أظنّ بأنّكَ تتفهّم |
Geçmişte yaşanan olaylardan dolayı. anlıyorsunuzdur. | Open Subtitles | لدينا قاعدة تمنع تواجد الكلاب في الحرم الجامعي، مشاكل سابقة، أنت تتفهّم. |
Belki bunu bilirseniz, onun uygun tedavi ve bakımı görmesi için eve getirme isteğimi anlıyorsunuzdur. | Open Subtitles | لذا، ربما معرفَة ذلك، يُمكنك أن تتفهّم إستعجالي، بأنني أريد له أن يتلقى العلاج و الرعايَة المُناسبَة. |
Umarım anlıyorsunuzdur. | Open Subtitles | أتمنى أن تتفهّم الموقف |
Anlamanız nasıl mümkün olabilir bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أرى كيف يمكنك أن تتفهّم |
Anlamanız gereken şu ki; | Open Subtitles | يجب أن تتفهّم |
Asla anlamayacak. O benim annem ve anlamak zorunda da değil. - Anladım, hadi bakalım. | Open Subtitles | هي لن تتفهّم أبداً, وهي أميّ, وهي ليس مفترضاً لهّا ذلك, أتفهّم ذلك, وذلك مقبول |
Lanet şeyi anlayamıyormusun? | Open Subtitles | ألا تتفهّم ذلك؟ |