| Fakat eğer toprakları araştırmak, veya yeni bir bölgeyi kolonize etmek istiyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey bitkilerden ilham almaktır çünkü onlar bu işi yapmakta ustalar. | TED | ولكن ان اردت ان تستكشف التربة او ان تستعمر منطقة جديدة فان افضل ما يمكن استيحاء الالهام منه .. هو النباتات لان هذا هو مجالها الذي تتقنه تماماً |
| Bir ton para harcadık... yani gerçekten iyi ve hızlı çalış yoksa seni un ufak ederim! | Open Subtitles | ولدي، دفعنا مبلغاً باهظاً، لذا إما أن تتقنه وبسرعة وإلا نأسرك! |
| Ama rakibine karşı kullanmak için, onu çok iyi tanımalısın. | Open Subtitles | لكن لإستعماله ضداعدائك يجب ان تتقنه |
| - İyi olduğun bir şey bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نفكر بشيء أنت تتقنه حقاً |
| (Gülüşmeler) Terminatör' ün silah görüşü değil; senin yapabildiğine gün gittikçe yaklaşan o ince çizgi, seni özel kılan tek şeye, en iyi yaptığın şeye. | TED | (ضحك) أنها ليست بندقية البصر ل"الترمينيتور"؛ هو خط صغير قادم أقرب وأقرب إلى شيء يمكنك القيام به، الشيء الوحيد الذي يجعلك مميز، الشيء الذي تتقنه. |
| O da en iyi yaptığı şeyi yaptı. | Open Subtitles | لذا ففعلت ما تتقنه |
| - Bunların en iyi yaptığı şeydir. | Open Subtitles | هذا اكثر ما تتقنه المرأة |
| Yaptığın en iyi şey bu. | Open Subtitles | هذا أكثر ما تتقنه |
| İyi olduğun bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود شيء تتقنه |
| En iyi yaptığın işi yap. | Open Subtitles | إفعل الشيء الذي تتقنه |
| İşte Santana'nın en iyi yaptığı şeyi yapmasının vakti geldi. | Open Subtitles | أظنه الوقت المناسب (لعمل ما تتقنه (سانتانا |
| Böylesi iyi olmaz mı? | Open Subtitles | فهذا ما تتقنه |