Çok zekisin. O filmdeki bilgisayar gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | ماهر للغاية، أنك تتكلّم مثل الحاسوب في الأفلام. |
Hadi ama. Onlardan, dişlek köylüler gibi bahsediyorsun. | Open Subtitles | بالله عليك، تتكلّم وكأنهم قطيع من المعاقين ذهنياً. |
Bence sen pek konuşma, bırak ürünün konuşsun. | Open Subtitles | حسناً، لا تتكلّم كثيراً اجعل اختراعك يتكلّم |
Peki şu anda düşünüyor muydun yoksa yine öyle konuşuyor muydun? | Open Subtitles | إذا، في هذه اللحظة تماما هل كنت تفكّر أم تتكلّم فحسب مُجدّدا |
Halan Annette'le konuşuyorsun, babanın küçük kardeşi. | Open Subtitles | أنت تتكلّم مع عمّتِكَ أنيت جليسة أطفال أبيك |
Güzel konuşuyorsun ama şimdi annen girer içeri yiyeceklerle. | Open Subtitles | تتكلّم عن لعبة جيدة لكن أعتقد أن أمّك ستأتي بالوجبات الخفيفة |
Sen farkettin elbette, üçüncü şahısla konuşuyorsun. | Open Subtitles | تدرك بالطبع بأنّك تتكلّم مع الشخص الثالث. |
Müşteri listesindeki birinden özellikle mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | هل تتكلّم حول شخص معيّن على تلك القائمة؟ |
Firma sorumluluğundan bahsediyorsun ama ikimiz de bunun kontrol uğruna olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | تعرف، تتكلّم عن الديون لكن كلانا يعرف أن هذا حول السيطرة |
Neyden bahsediyorsun sen? | Open Subtitles | -عن ماذا تتكلّم ؟ -لا تعلمُ عن ماذا يتكلّم؟ |
konuşmak aklına gelen ilk içgüdü, ama konuşma. | Open Subtitles | أعلم أنّ الغريزة الأولى لديكَ هي التكلّم ولكن لا تتكلّم |
- Etrafa bakınayım. Onunla konuşurum. - Sakın onunla konuşma. | Open Subtitles | ـ سأبحثُ في المكان، أتسطيعُ التكلّم معها ـ لا تتكلّم معها |
Hayalperestsin ve bir daha bu konuda konuşma. | Open Subtitles | إنّك مجرّك حالم ولن تتكلّم في هذا الشأن مجددًا. |
Bana benziyor. Benim gibi konuşuyor. | Open Subtitles | إنها تشبهني تماماً تتكلّم مثلي. |
Ona babasıyla konuşacağına dair söz verdim. | Open Subtitles | أنا وعدتها أنها يمكنها أن تتكلّم مع أبّيها. |
Tamam, eğer benimle konuşmayacaksan belki de Amanda'yla konuşmak istersin! | Open Subtitles | حسنا، إذا لن تتكلّم معي ربّما تودّ أن تتكلّم مع أماندا |
Kasaba şerifiyle benim hakkımda konuştuğunu duydum. | Open Subtitles | أسمع بأنّكَ كنت تتكلّم مع المـارشـال المحلّي عنّي |
Çok konuşmuyorsun ama huzursuz bir zihnin var. | Open Subtitles | ، لا تتكلّم كثيراً . لكنّ عقلك لايهدأ أفهمت ؟ |
Bizim okulun oradaki bekçi gibi konuştun. | Open Subtitles | تتكلّم مثل الممر الأمني القريب من مدرستي |
Benimle konuşacaksan ekibimle de konuşmalısın. | Open Subtitles | تتكلّم معي، تتكلّم مع طاقمي هذه هي الطريقة |
Söyledim... ondan... bazen büyük bir sevgiyle bahsettiğini. | Open Subtitles | لقد أخبرتها أنّك.. من فترة لأخرى تتكلّم عنها بعاطفة عارمة |
Siz birçok insan adına konuşuyorsunuz Şansölye. | Open Subtitles | أنت تتكلّم نيابة عن الكثير من الناس. |
- konuş, yoksa kapatacak. - Mike olamam ben. | Open Subtitles | ان لم تتكلّم معها ستذهب سيدي أنا لا يمكن أن أكون مايك |
Bana mı diyorsun? | Open Subtitles | ماركوس اللعين هل تتكلّم معي؟ |
Fakat işler ilerlerse ya da o polis uyanıp konuşmaya başlarsa senin de yok olman lazım. | Open Subtitles | ولكن إن لم يصمد أو إن استعادت تلك الشرطية وعيها وبدأت تتكلّم فحينها عليك أن تختفي عن الأنظار لبعض الوقت |